• efendim, tasavvufun mühim kavramlarından biridir mâsivâ, her şeyiyle arapçadır, yani etimolojik merakı olanlar içün söylüyorum. mâ: şey, sivâ: başka. "başka şey". yani mâsivâ, bir şeyin dışında kalan diğer şeyleri imler; hani "ben ve diğerleri"ndeki diğerlerini gibi. dünya ve içindekiler mâsivâdır. beşer ve içindekiler de... bu görüngüler dünyasını terk etmek gerekir, peki ne için?

    anlatmaya çalışalım. bir kişi görüngüler dünyasının ardına geçmek istiyorsa, onun yolculuğuna seyr-i ilallah (allah'a yolculuk) denir. bu yolculukta fena olabilmek (allah'ta yok oluş) ancak "terk-i mâsivâ" ile olur. şehir hatlarına bağlı tüm kabloları kesmeyen köy nasıl kendi elektriğini üretsin, değil mi? hülasa bu terk, el kaynaklarını bırakıp öz kaynaklara dönmek içindir. (hakikatte başka, el, ayrı, gayrı yoktur; bu tür kavramlar hakikate giden yolda vardır, yolu aldıkça aşılır.)

    mâsivâyı terk etmek, seyr ü sülûkun (manevi terbiye: kişinin bir rehbere bağlanıp allah'a giden kervana katılması) başat şartıdır. sufiler, mâsivâdan bir türlü ayrılamayanlara; dünya nimetlerine, oturak âlemlerine hasta olanlara ve dahi leyla uğruna mevlâ'dan geçenlere "mâsivâ ehli" diyerek dudak bükmüşlerdir; düşündüm ki imdi efendim, aslında yok bükmemişlerdir. zira dudak bükmek, burun kıvırmak gibi nahoş huy ve davranışlar mâsivâya ait özelliklerdendir.

    [zaman aşımına uğramış bu entry'yi düzeltirken çocuksu mizahi unsurları korumak istedim amma bu kadar oldu.]
31 entry daha
hesabın var mı? giriş yap