aynı isimde "fatma" başlığı da var
575 entry daha
  • internet dizileri konusunda şimdiye kadar hep uç örnekler gördük. ortaya çıkan projeler ya çok başarılıydı (bkz: şahsiyet (dizi)), (bkz: bir başkadır) ya da ikinci bölümden kapatma isteği uyandıracak kadar kötüydü (bkz: hakan muhafız), (bkz: atiye (dizi)) fatma ise diğer dizilere göre daha kısa bir sezonla geldi. ayrıca seri katillik gibi daha önce pek işlenmemiş bir konuyu (ki anladığımız kadarıyla netflix'in genel tavrı, farklı işlere öncelik vermek üzerine kurulu) toplumsal meseleler ile birleştirmek gibi bir iddiası vardı. bu nedenle ilk bakışta ilgi çekici bir yapım olduğunu söylemek mümkün. şimdi dizi hangi gruba dahil oluyor bir inceleyelim.

    --- spoiler ---

    daha önceki internet dizilerinde süre kullanımının bir problem olduğunu konuşmuştuk. çünkü senaristler ve yönetmenler bir buçuk saatlik bölümlere alışık oldukları için 40 dakikalık hikayelere geçerken bocalıyorlardı. bu dizide de yine genel bir ritm bozukluğu var ancak en azından başlangıç kısmını güzel atlatmışlar diyebiliriz. burada hikayenin bir avantajı var. dizi fatmaların görünmez olduğunu söylüyor. o kısım gerçek hayatta doğru olabilir ancak görmek ile bilmek farklı şey. aşağı yukarı hepimiz fatmaları biliyoruz. dizi de bu avantajı kullanarak evren kurulumu ve karakter tanıtımında fazla oyalanmıyor. böylece hikayeye hızlı bir başlangıç yapmış oluyoruz.

    yalnız dizide bu hızın duygusal yoğunluğu bozduğu anlar da var. örneğin fatma'nın dizinin ilk bölümlerinde anlık kararlar vererek cinayet işlediğini gördük. ancak ilk cinayetin daha stresli yaşanması gerekiyordu. mesela burhan öçal'ın canlandırdığı ekber karakteriyle girdiği boğuşmayı ilk cinayette kullansalar, çok daha stresli bir sahne olurdu. fatma buradan kurtulabilecek mi, adamı öldürmeden mi kaçacak diye merak ederdik. ilk defa gördüğümüz bir karakter çat diye vurulup gidince sahnenin de pek bir ağırlığı kalmıyor malum. hızı da ikinci cinayette ekleselerdi o tren sahnesinde fatma'nın adamı öldürmesi bize karakterin artık gözünü kırpmadan cinayet işleyeceğini aktarırdı. ancak akışı nedense bu şekilde kurmamışlar.

    dizinin hız ve fazlalık konusunda göze çok batmasa da problemli olan iki noktası daha var. birincisi ekber'in yanındaki kız ve fatma'nın yüzleşme sahnesi. bu karakteri gördüğümüz ilk anda nasıl bir hayat yaşadığını tahmin edebiliyoruz az çok. ancak bu tür karakterler hayatlarını devam ettirebilmek için derin bir reddediş içinde olurlar. yoksa başlarına gelen şeyleri kabullenmeleri mümkün olmayacaktır. yazım temelleri bu şekildeyken bu kızın önüne gelen ilk insana tüm hayatını sayıp dökmesi pek mantıklı değil o yüzden. en azından fatma'yı ekber'in yanında bir süre çalıştırıp bu karakterle bir iki sefer karşılaşmalarını sağlasalardı o sondaki patlama daha dengeli olurdu.

    diğer bir nokta da uğur yücel'in canlandırdığı yazar karakteriydi. burada göze batan bir nokta yok aslında ama uğur yücel'i dahil ettikten sonra bu kadar etkisiz bir karakter yazmak bana anlamlı gelmedi. amerikan özentisi mafya üyeleri yerine (mehmet yılmaz ak'ın oyunculuğuyla bir alıp veremediğim yok, hatta diksiyonunu çok başarılı buldum) bu rollerden biri uğur yücel'e yazılsa stresten başımızı alamazdık çünkü komedi rollerindeki başarısının yanında kendisi istediğinde çok tehditkar karakterleri de canlandırabiliyor. bunu da dediğim gibi bir eksiklik gibi değil, dizinin kaçırdığı bir fırsat olarak gördüm. çünkü bu kullanımın atmosfere çok büyük katkısı olabilirdi.

    bir de başrolü canlandıran burcu biricik hakkında konuşalım. bu sene her yerde onu görüyoruz demiş insanlar ama ben yanılmıyorsam kendisini ilk defa izliyorum. merak ettiğim için instagram hesabına da baktım. kendisi gayet hoş ve güzel bir kadın. eğer ön yargılı yaklaşacaksanız sırf güzel olduğu için dizilerde yer verilen ortalama bir insan olduğunu düşünebilirsiniz ilk bakışta. ancak bu dizideki performansı ile oyunculuk anlamında başarılı olduğunu göstermiş. ayrıca güzel bir oyuncu olarak bilindikten sonra para ve kariyer peşinde olan çoğu insan makyajsız falan görünmek istemez. burada ise burcu biricik rolün hakkını verebilmek için dönüşümü kabul etmiş.

    bu aslında olması gereken şey tabi. ancak türkiye'de işler o kadar ilginç işliyor ki yeri geliyor oyuncunun oyunculuk yaptığına şaşırıyoruz bu şekilde. çünkü kariyerine oyunculuk ile başlayıp instagram fenomeni olan da var, dikkat çekmek için bilmediği konularda atıp tutan da. zaten internet dizileri oyuncular, senaristler ve yönetmenler için kurtarılmış bölge gibi oldu. o nedenle yetenekli insanların bir şekilde bu mecraya yönelmesi izleyiciler olarak bizim için de iyi bir şey.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak dizi için not great, not terrible diyebiliriz sanırım. eğer soruşturma açısından bakarsanız evet onlarca boşluk var. ancak dizi zaten kısa, oyunculuklar güzel, her ne kadar bu tarz color kullanımı artık sıkmaya başlasa da çekimler kaliteli, genel akış derli toplu. ayrıca dizinin farkındalık yaratma çabası da başarılı. bu sadece otizm konusuyla alakalı değil. z kuşağı ekonomik olarak çok iyi zamanlara denk gelmedi. o nedenle dünya çapında birçok insan düşük maaşlı hizmet sektörü işlerinde çalışmak zorunda kalıyor ve karşılaştıkları muameleden haklı olarak çok memnun değiller. bunun en net örneğini joaquin phoenix'in başrolünde yer aldığı joker'de görmüştük. o filmde de mesele uçuk anarşist bir fikirlerden çok toplumun geldiği noktayı göstermekti. bu tür yapımlar topluma farklı bir bakış açısı kazandırsa ve insanlar zaten çok zor şartlarda çalışan kuryelere, garsonlara, call center çalışanlarına ve temizlik işçilerine kaba davranmayı bıraksa belki dünyadaki tüm sorunlar çözülmez ama bu kadar kötü durumda da olmayız. bu nedenle fatma'nın verdiği mesajın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
286 entry daha
hesabın var mı? giriş yap