493 entry daha
  • +

    yürümek simgesel bir vaazdır yaşama.

    yürümek bir zaman avcısı olmaktır.

    belleği ve bedenin zamanın sınırları dışına çıkarmaktır.

    yürümek ardına bakmadan, belirsiz bir zamanın ve mekanın şiiri içinde kaybolmaktır.

    beden ve arzu bakımından yavaşlatılmış bir zamanın içerisinde var olmaktır yürümek.

    sezgisel bir itirazdır yürümek.

    yürümek kültürün, arabaların, kalabalıkların, gürültünün saatinden ayrılan doğanın ve bedenin saatidir.

    yürüyüş ihmal edilmiş tüm duyguları, duyuları eksiksiz bir şekilde hatırlayan metafizik bir aracıdır.

    yürümek, zamanı hesaplamakla geçen dört duvar bir kültürün duvarlarını kırmaktır.

    yürümek yürürken dünyaya bakışını genişletmek, bedeni bu yeni koşullar içinde yeniden yaratıp, kurmaktır.

    çoşkulu bir yürüyüş başka herhangi bir şeyden çok daha güçlü bir biçimde, sizi her türlü dar kafalılıktan ve kibirden uzaklaştırır ve içinizdeki merak duygusunun rolünü özgürce yerine getirmesini sağlar*.

    yürümek dünyanın içine yeniden girmenin bir yoludur. anlamından uzaklaştığımız yaşam ve dünyayla aramıza örülmüş algılama eksikliğini gidererek evrenle yeniden ilişki kurmanın yoludur.

    zaman sonsuz bir mühlettir yürürken ve geriye dönmemek için atılan her adımda sonsuz olasılıklı bir aracılık, kendine giden başka yolları keşfetmemizi sağlar.

    yürümek dünyaya vaaz etmektir. bildiklerini döke saça, sakınımsız, dolaysız bir açıklıkla teslim olmak ve kuşku denizi içinde kendine açılmaktır .

    yürümek, sadece flanörlük boyunca kendi hakkında düşünmek için bol zaman bıraktığından değil, bazı durumlarda geride bıraktığımız zamana geri götüren, belirsiz ve bulanık anıları ortaya çıkaran bir yol çizdiğinden yeniden kavuşulan bellektir*.

    yürümek kendi gerçekliğini kavuşmayı sağlayan anlamı üretirken, kendi dışına atıldığın bir yabancılaşma labirentinde i yeni bir çekim, anlam, mana bulmaktır. yolunu kaybettiğini düşündüğün her korkulu kavşakta kendi merkezine doğru yayılan ve tamamlanması gereken özü kavramak için gereketiğinde ariadne'nin ipliği'nin ucunu bırakmaktır.

    kentler bedenden yoksundur ve sokağı öldürürler. çünkü insanı ve bedenini üretimin koşul olduğu bir yarışın içinde birbirine koşulsuz şekilde benzeyen kuklalar olarak yaratmaktan başka bir şey yapmaz. yürüyüş kırılgan bedenini yanına alıp yasaların, kuralların, tuzakların dışına çıkıp, onunla yeniden konuşmaktır.

    her yürüyüş sonsuzdur ve zamandan başka istikameti yoktur.
155 entry daha
hesabın var mı? giriş yap