4 entry daha
  • şimdi müslümanlik, türban vs. mevzularinda işler almiş başini yürürken ve dahi sözlükte hz muhammed basliğinda ilginç peygamber övgüleri almiş başini giderken nerden çikti bu "kehf süresi" diyecek olanlara sözüm yok. malum hayat zor ve bir mağaraya kapanip yanimiza da bir köpek alip orada yaşamayi düşünüyoruz bu aralar birkaç arkadaş, muhtemelen ondandir. 309 yil yaşariz diye umuyorum..
    şaka bir yana kuran'in belki de en ilginç surelerinden biri bu. bazen açip okuyorum, ateistin içindeki korkunç boşluğa iyi geliyor. enbiya süresiyle birlikte neredeyse dört bin yillik ortadoğu dinler mitolojisinin en önemli parçalarindan birkaçini biraraya getiriyor bu süre. bunlari yüzyillardir açip okuyan, hatta kafayi buna takan yecüclü mecüclü zülkarneyn'li, iskenderli, hizirli, tanri ve uzayli tramvayi yapan epeyce bir adam da var tarihte. yalnizca tarihte değil, türkiye’de de var son dönemde bu yorum meselesini arşa değdiren. şimdi baktim harun yahya bey de bu konuyla ilgili altin yaldizli koca bir kitap yazmiş, ahir zamana ilişkin anlamlar peşinde koşmuş. sure hakkindaki tartişmalardan bihaber cehaleti bir yana koydum, kehf süresi vasitasiyla darwin’le kavga etmeyi başarmiş ki takdir etmekten kasiklarima sancilar girdi. neyse, garip kaynaklarla ve kurandan baska sürelerle çatilmiş ve hiçbir sey söylemeden yazilmiş 100 sayfalik bir kağıt israfi olarak tarihin en acayip tevil örneklerinden biri olarak internette mevcut, meraklisi bakabilir.( http://www.harunyahya.org/imani/kehf/kehf1.html) ama harun yahya bu konuda yalniz değil. yecücler mecücler, hatta türkler, çinliler, arada romalilar, gılgamış, cinler periler vs. kutsal kitaplarin içrek yorumu mevzusunda neredeyse bir tür islam kabalasina geçmek isteyenler için bulunmaz nimet kehf süresi.
    süre her şeyden önce deccal’le mücadele andi olarak selamlaniyor islamcilarin büyük bir bölümü arasinda onu söyleyelim. ilk bölümleri de şeytan kovmak için kullaniliyor yanilmiyorsam üfürükçüler arasinda.. buradaki “öztürkçe” tercümesi de biraz garip ama süreyi anlamak isteyenler için uygun.

    neyse, sürenin asil önemi birbiriyle bağlantisi olmayan üç-dört hikayeciği biraraya getirmesi. esas olarak mekki bir süre olduğu biliniyor, ama biraz daha eşelerseniz farkli zamanlarda geldiği bilinen, mekki ve medeni ayetler de var aralarda, hoş girmeyelim oralara, girdiğimiz yerden çikabilir miyiz emin değilim. çünkü o zaman aralara hafsa’nın mushafi, osman zamaninda yakılan kuran nüshalari, osman’in ve emevilerin kuran’ı tek nüshaya indirme işleri vs de girecek ki girdiğimiz yerden çikamayacağız.

    ne diyecektim hah, öncelikle sürenin hikayesi ilginç. bu nedenle bilmeyenler ve imam hatip ve ilahiyat öğrencisi olmayanlar için etrafinda biraz dolaşalim. öğrencilere de anlatilmiyordur bunlar muhtemelen ama zulkarneyn, ashab-i kehf gibi sözlük baslikalrinda kimi kirintilar var. onlara bakinarak ve yillar önce okuduğumuz bir arkoun makalesinden aklimizda kalanlar eşliğinde hatirlayalim. (o makaleyi de bulan olursa haber versin kendisine ağa lokantasinda lahana dolmasi ismarlarim..)

    sürenin hikayesi aslen taberi'nin peygamberler tarihine bağlaniyor yanlış hatırlamıyorsam. malumunuz taberi islam tarihinin 1000 yil kadar önce yaşayan en önemli derlemecisi, hadis ve kuran kaynaklarıni büyük ölçüde derleyen, sahih hadis kaynaklarinin da alintilar yaptiği mühim bir adam. ortadoğu'nun ve islamin tarihi bakimindan saygi duyulan ve dönemin ortadoğu dinlerini ve mitolojilerini derlemesi, dinler hakkındaki iddialari bir araya getirmesi bakimindan da önemli bir kaynak. o kaynağı halihazirda sayfa satir hesabi gösteremeyeceğim için sayin 19 yaşindaki din alimleri ve burada yazdiklarimizdan içlenen müselmanlar kusura bakmasinlar, ama birbiriyle bağlantisi olmayan üç dört mitolojik hikayeyi biraraya getirdiği için her zaman tarihte önemli soru işaretlerine yolaçtiğini söyleyelim bu surenin. yedi uyuyanlar, şükür bilmez tarla sahibi, hizir, musa ve yecüc mecüc, zulkarneyn (iskender), büyük ruh hikayeleri bunlar..
    kehf süresi'nin hikayesi kisaca şöyle: kureyş kabilesi ileri gelenleri muhammed'in peygamberlik iddiasi karşısında telaşlanıp medinedeki yahudi din adamlarina başvuruyorlar vaktiyle. diyorlar ki, “bizde böyle bir peygamber var, ama yalancı mi gerçek mi olduğunu anlamıyoruz, onu nasil test edelim, bize akıl verin ey kitap erbabi?” ortadoğunun en eski tek tanrili dininin temsilcileri olan yahudi din adamlari kureyşlilere şu tavsiyeleri veriyorlar. “ona bizim kutsal kitabimizda yazmayan üç soruyu sorun, ilkin kehf ve rakiym halkina ne olduğunu sorun, sonra zenginliğiyle başi dönüp tanrıya şükretmeyi unutan adamin hikayesini sorun ve son olarak doğuya doğru yola çikan o büyük adamlarin ve ruh’un hikayesini, hakkinda hemen hemen hiçbir sey bilmediğimiz peygamber kral’in öyküsünü sorun. bu sorulariniza yanit verebilirse ona saygi duyun ki o gerçek bir peygamber olabilir!” o zamanlar işler böyle yürüyor anlayacağınız, peygamber olduğunu iddia eden adamı taşlamadan ya da çarmıha germeden önce soru soruyorsunuz.. isa'yi da gerçek nedir sorusunun yanitini beğenmedikleri için çarmiha germişlerdi diyebiliriz burda şaka yollu....
    neyse gidip soruyorlar kureyşliler muhammed'e sorulari. muhammed peki diyor, "sorularinizin yanitini yarin vereceğim"... bu noktada mesele daha da ilginç bir hal almaya basliyor. neden şimdi değil de yarin? yaniti basit, "ben yanitlari bilmiyorum ama melek cebrail bana yarin yanitlari getirecektir”. ama bir gün iki gün üç gün geçiyor herhangi bir yanit gelmiyor. cebrail ortada yok. muhammed bir ayet inmediğini, bu yüzden sorulara yanit veremediğini ve kureyşlilere yanit veremediği için onlar adina üzüldüğünü söylüyor.. sonunda yanilmiyorsam onbeş gün sonra, kureyşliler muhammed’le sahte peygamber diye dalga geçmeye baslamisken ve tam ümit kesilecekken “yanıt geliyor”. yanıt yukaridaki sürenin önemli bir bölümü.
    ilkin ciddi bir uyarı, hristiyanliğin "isa tanrinin oğludur" tezinin ilk ve en açik reddiyle geliyor. "biz kimseyi kendimize evlat edinmedik" bu sürede isa ve mesih tartışmasının ne gereği var diye düşünebilirsiniz. ama sorunun kaynağının hristiyanliğin tarihsel rakibi yahudiler olduğu, ve anlatilan hikayelerin bir bölümünün hristiyan mitolojisinden geldiğini düşünürseniz anlaşilir olabilir. islamin hristiyanlik karşisindaki konumunun da saniyorum en açik ifadesi bu ayetler. (biraz deşerseniz sorularin her birinin önemli bir dinsel mitoloji öğesi olduğunu, “yeni dinin” eski dinler karşısındaki konumunu kurcaladığını, “neye ne kadar rakip” olduğunu algilamak için sorulduğunu da sezebilirsiniz). biri hristiyanliğın, bir iyahudiliğin bir diğeri gilgamiş destanlarindan bu yana gelen sümer babil din mitolojisinin tanri-kral efsanelerinin motiflerini içeriyor. ilk soru “bizim oğlumuz yoktur, olduğu iddiasi iftiradir" sözüyle yanitlanmaya basliyor. çünkü kehf ve rakiym halki, yani yedi uyuyanlar hikayesi bir hristiyan mitolojisi ve hristiyanliğin ilk dönemine ait bir hikaye. ayetler mitolojiyi kabul ediyor ve tanri’nin mucizelerinden biri olarak selamliyor. kaç yil mağarada kaldiklari meselesi çok ilginç bu arada. sürede de net bir kayit yok. 300+9 yil kaldiklari örtülü olarak söylenmekle birlikte kesin zamanin ancak allah tarafindan bilineceği ve kullarin bu işleri fazla kurcalamamasi gerektiği söyleniyor. bu konuda daha eski dinsel kayitlarda ve mitolojik öykülerde de net bir tarih bulunmadiği 209, 250, 300, 309, 320, 350, 410 yil gibi süreler öne sürüldüğü de biliniyor. hristiyanliğin kuruluş dönemi anadolu efsanelerinden biri olan yedi uyuyanlar efsanesini daha sonra müslümanlara maleden şaşkinlarin da var olduğunu ekleyelim burada eksik kalmasin. ama öykünün milattan sonra üçüncü yüzyila tarihlendiğini belirtelim... (aranizdaki kuran'ı muhammedin uydurarak yazdiğini düşünen kötü niyetliler bu konuda muhammed'in sorular hakkinda arastirma yaptiği 15 gün boyunca bu konuda net bir tarih bulamadiği için vaziyeti böyle idare ettiğini düşünebilirler. bu konuyu ayrica tartişiniz, ek kağıt isterseniz verebiliriz..)

    devam edelim. ilk hikayenin ardindan bir uyari gelir. "benim adima konuşma, kendi adina konuş ya muhammed. yarin yanit veririm deme, allah isterse yarin yanit vereceğim de ve her işe allahın adiyla ve onun rizasini gözeterek başla!"... sürenin geç inmesinin nedeni böylece açiklanir. muhammede yapilan bu uyari daha sonra her işe allahin adini anarak baslama konusunda müslümanlar arasinda da bir gelenek halini aliyor biliyorsunuz. telefonu alo yerine selamünaleyküm diye açan nice ehli din abiler ablalar taaa buradan geliyor..

    (aksam olmuş çikalim, ama sürenin zülkarneyn yecüc mecüc vs. diğer bölümleri daha ilginç ve bilahere devam ederiz mağara dostlari ve sayin rakiymler...)
36 entry daha
hesabın var mı? giriş yap