9 entry daha
  • içinden çıkarılacak bir planla bile çökebilecek, saniyesi saniyesine her planı mükemmel olan, her geçişi zekice olan, insanın izlerken zorla hata aradığı, bulamayınca coenlerden ayarı aldığı kusursuz bir film.

    filmin başında barton fink'in yazdığı bir oyunun sonlarını izliyoruz. finalde barton'un tamamladığı güreş filmi senaryosu da garip bir şekilde aynı repliklerle sonlanıyor. bütün o "yaratma sancıları" içinde barton acaba evvelce yazdığı senaryonun aynısını mı yazıyor? ve kendisi bile bunu farketmeden yazdığının bugüne kadar yazdığı en "büyük" eser olduğunu söylüyor.

    film hakkında sağlıklı ve tamamen rasyonel gözüken bir çözüme ulaşması o kadar zor ki, düşünüp bir şeyler yazmaya çalışırken yazdıklarımın filmin orjinalitesinin yanından bile geçemediğini farkedip siliyorum. üzerinde düşünürken aklıma direk cevaplardan ziyade sorular, cevaplanan soruların ardından gelen yeni sorular geliyor. buna rağmen cevapsızlık filmi "saçma" kılacağına daha da çekici kılıyor, üzerinde düşünme isteğini artırıyor. dahası film o soru işaretleri içerisinde bile "eksik" durmuyor, cevaplanamayan sorular hazımsızlık yaratmıyor, tam tersine film herşeyiyle o kadar "tam" ki, sinemada herşeyin mantıklı, seyircinin anlayabileceği şekilde olması gerekliliğini bu özelliğiyle yıkıp parçalıyor.

    tüm zamanların en iyi filmlerinden birisi, ve amiyane deyiş ile defalarca izlense bile bıkılmayan bir başyapıt.
135 entry daha
hesabın var mı? giriş yap