68 entry daha
  • validem bana yine görücü bir kız bulmuş.
    bende bu olaya inanılmaz karşıyım. bir de evine gideceğiz aminyum. hayatta rahat edemem ve utanırım. bu kızı bir övüyor. bir övüyor. bir övüyor.
    neyse beraber gittik kızın evine.
    kapıyı kızın annesi açtı. 50 lerinde hafif şişman ve kısa saçlı biri. içeri buyur etti. içeride şark köşesi gibi bir yerde 80 lerinde kara kuru başında geleneksel yazma falan olan nemrut suratlı bir nine elinde uzun bir tesbih ile oturuyor.
    annemle karşısına oturduk.
    ihtiyar nine şöyle bizi bir süzdü. kızın anası da yanına el pençe oturdu. ortam gergin.
    sanki soğuk savaş yıllarında doğu alman stasi ajanları ile cia müzakere masasında.
    bir kaç hâl hatırdan sonra sert ve sorgulayıcı bir ifade ile ;

    - oğlumuz ne iş yapıyor ? dedi.

    annem, hahayt götüm sorduğu soruya bak. tavrına girerek burnunu ingiliz kraliyet uşakları gibi yukarı kaldırarak ;

    - öğretmen. dedi.

    ihtiyar kadın az sinirlenerek;

    - kaç yıllık, nerede? falan dedi.

    annem ise yılı ve yeri belirtti.

    kadın az daha sinirlenerek;

    konuşabiliyor mu ? dedi.
    annem ;

    tabi ki dedi.

    kadın anneme dönerek.

    - hanım bir dur ya çocuk konuşsun. dedi.

    annem de konuş oğlum konuş da millet erkek görsün der gibi bana baktı.
    neyse kendimi biraz ifade ettim.

    sonra ihtiyar blair cadısı yanındaki kızın annesine dönerek;

    - benim kızımı da ne doktorlar, mühendisler, son ütücüler ve at hırsızları istedi ama vermedim. dedi.

    o an ben dondum kaldım. meğer ki o kadın kızın annesi değil kızın ta kendisi imiş.

    yerimden doğrulamıyorum. dondum kaldım. silkinsem kendime gelecem ama silkinemiyorum.
    içimden kendi kendime " allah'm yok mu beni bir silkecek. biri gelsin beni silksin" diye feryadı figan ediyorum.
    neyse bozuntuya vermeden olayı idare ettik çıktık.

    yolda arabada anneme kızgın kızgın bakarak;

    - hani kız çok güzeldi. victoria secret mankeni gibiydi. nerede gördün bu kızı ? dedim.

    meğerse düğün salonunda halayda görmüş. kendisine kızıp düğünde nerede oturduğunu sordum. cevap vermedi. suçunu biliyor.
    çünkü iki gözü de katarakt görmüyor.
    bir de suçunu bastırmak için telaşla;

    - hem bir kere ben tek değildim. yanımda ayşe teyzen de vardı. dedi.

    ayşe teyze bir aile dostumuz.

    anneme daha da sinirlendim. çünkü ayşe teyzenin lakabı mahlede kör ayşe.
    evinin yanındaki markete giderken apartman duvarlarını tutunarak gidiyor.

    bu ikisi allah bilir annem neyi gösterdi, diğeri neyi gördü.
    belki de bir çelenk falan gördüler. kız zannettiler.

    bu da böyle gereksiz bir anımdır.
474 entry daha
hesabın var mı? giriş yap