9 entry daha
  • edit 3: diğerleri kadar iyi üniversitede okumayan doktorlar mesaj atıyor, sen ne demek istiyorsun diye. arkadaşlar, belki sizin egonuz incinecek ama o doktorlar hem sizden çok daha fazla çalıştı, hem de büyük ihtimalle daha zeki. bu siz salaksiniz demek değil ya da çalışmadınız demek değil. evet, belki su ve su ürünleri, mühendislik( bunu salladım, duyduğuma göre bu da bayağı zormuş), öğretmenlik, tercümanlık vb. bölümlere göre daha çok çalıştınız ama o kadar iyi değildiniz ki sıralamanız diğerlerine yetmedi. egonuz kırılmasın diye söyleyeceklerimi sakınacak değilim, ağlama duvarı kudüs'te, oraya alalım sizi. gerçekler, hislerinizi umursamaz. üstüne basa basa, altini çize çize tekrar söylüyorum, okuduğunuz üniversite ile başarının, davranışın alakası var. yok diyen ya o üniversiteyi kazanamayıp, aslında orada olması gerektiğini düşünen ya da çalışma ve eğitim ortamıyla insan psikolojisi arasında bağ kuramayan arkadaşlar.

    burada gitsinler hadi güle güle, çünkü bana zamanında bunu yapmıştı diyen kişilerin farketmedikleri şey, giden doktorların sizi o tavırla karşılayan değil gerçekten iyi olan doktorların gitmesi. siz zannediyor musunuz ki bitlis tıp fakültesi öğrencisi gidiyor yurt dışına ( bitlis'te tıp var mi bilmiyorum. örnek olsun diye söyledim.) giden gata'dan gidiyor, hacettepe üniversitesi'nden gidiyor, aklınıza gelen en iyi üniversitelerin öğrencileri gidiyor. sizin yanınıza da, o beğenmediğiniz size mal muamelesi yapan kalıyor. azıcık düşünün yorum yapmadan önce.

    edit: çok cevap geldi. çoğu destekler nitelikte ancak birkaç tane karşı çıkan var. şuna bayıldım aralarında:
    'ne olacak yani? iyi bölüme girememe nedeni sınavda heyecan yapmış olabilir, uykusunu alamamıştır' vs. ameliyata girerken de heyecan yapar artık. arkadaşlar, anlıyorum hepiniz çok istiyorsunuz tıpta eşitlik olmasını ama yok. gerçekten yok. her tıp bölümüne giren süper iyi müthiş doktor olmuyor. bu her yerde böyle. 5000 ile girdiğin üniversite ile 50000 girdiğin üniversite arasında fark var. detaya takılacaklara, sayı atmasyon yanı kaç ile alındığını bilmiyorum ama konunun özü belli. senin aldığın diplomayı eş saymıyorlar. sen tıp okumadın muamelesi çekiyorlar, bana diyor ki fakültenin doktorlukla alakası yok. öyle bir şey olsa, o gördüğünüz kırgız, türkmen arkadaşlar türkiye'ye değil refah seviyesi daha yüksek ülkelere giderlerdi.

    edit 2: şimdiki muhabbette şehirlerden. arkadaşlar, bitlis'te var veya yok, su okul şuna göre daha az veya daha cok değil muhabbet. o şehirler, okullar birer araç. olay bütünlüğünü bi takip edin. anlatılmak istenen, 50000 ile alınan yer ile 5000 arasında fark olduğu. ve evet, aldığın eğitimin kalitesi davranışlarını da belirler. belirlemese, her (eskiden bahsediyorum, su anki sistemden değil) anadolu ve fen lisesinde endüstri meslek ve düz liselerde duyduğunuz “birbirini bıçakladı. tuvalette doğurdu” haberini görürdünüz. böyle bir şey var mi? nadir. neden? çünkü, o yerlere gelen insanlar, belli başlı karakteri oturmuş insanlar. o karakterlere uyum sağlamazsan dışlanıp zaten okulu bırakma noktasına geliyorsun. siz inanıyor musunuz ki türkiye'nin en iyi liselerinde otururken arkadaşının sırasına kalem koyduğu icin arkadaşını yaralayan liseli haberini türkiye'nin en iyi liselerinden birinde göreceksiniz? evet belki münferit olay var. ama onları örnek göstermek, kenan imirzalioglu türk, o zaman bütün türkler 185 demek gibi bir şey. genel profil olarak iyi yerlerde okuyan insanlar daha iyi daha nitelikli daha profesyonel insanlar oluyor. kabul etmek istemesenizde bu böyle yani. herkes 'ben çok sakin düzgün biriydim ama o liselerde değildim demek ki yanlış' gibi düşünmek istiyor ama öyle değil. siz de o profildesiniz. sadece kabul etmek istemiyorsunuz. inkar kolaydır ama saçmadır haberiniz olsun. tamam belki arkadaşınızı yaralamadınız ama lise hayatınızın ortalamasını çıkarsak o profile sığacaksınız yani. kendimi ayrı tutmuyorum. doktor değilim, izmir'in en duz liselerinden birinde okudum. evet kimseyi yaralamadım ama öyleydim. açık açık da söylüyorum yani.

    ki zaten mantık olarak baktığında, o puanlamanın, sıralamanın nedeni, iyiyi kötüden ayırmak. yoksa herkes istediği okula giderdi. en yakınındaki okula giderdi. insanlar köylerinden kalkıp geliyor en prestijli üniversitede en iyi eğitimi almak için. açlık yoksulluk cekiyorlar. sizce farklı olmasa çekilir mi? bir stanford
    ile uşak üniversitesi aynı eğitimi verebiliyor olabilir mi bi düşünün. insanlar kendini yırtıyor arkadaşlar bu üniversitelere girebilmek için. lise ve üniversite, ortalama insan ömrünün en zevkli zamanlarını kafalarını kitaplara gömerek geçiriyorlar, sırf o en iyi üniversitelere girmek için. niye? çünkü fark var. olmasa zaten sıralamayla değil yakınlığa göre alınır. bir şekilde ayrılmak zorunda bu okullar. en iyi eğitim veren yere de en iyi hoca gidiyor. en iyi profesör gidiyor. en iyi uzman gidiyor. bu böyle yanı. inanmamak, inkar etmek istesenizde bu böyle.

    çok muhteşem zeki laf sokucular gelmeden, bu örnekteki her üniversite bir araç. stanford ne kadar iyi kötü bilmiyorum. ama ismini çok duyduğum ve aklıma ilk o geldiği için onu söylüyorum. siz kendinize göre en iyi üniversiteyi okuyarak yazıyı tamamlayın.
186 entry daha
hesabın var mı? giriş yap