702 entry daha
  • hakkında borderline kişilik bozukluğu ekseninde iyi bir değerlendirme yazısına denk geldiğim dizi. iki kez izlediğim tek dizi olması nedeniyle benim gibi meraklılarıyla paylaşmış olayım.

    “dizideki en önemli unsur yıkılan dördüncü duvardır, bizi hikâyeye ve karakterin iç dünyasına dahil eder. fleabag olayları yaşarken bize dönüp espri yaptığında ya da o anda aklından geçenleri bize anlattığında giderek daha yakın hissederiz ona. başta tuhaf ya da sinir bozucu gelen yanları, içini gördükçe bize anlamlı gelmeye başlar. çevresindekilere garip gelen davranışlarını, biz onun iç sesini dinlerken anlayabiliriz. oysa en yakınındakiler bile fleabag'in neyi neden yaptığını hiç anlayamıyor gibidir, onu sadece uyandırdığı, çoğunlukla olumsuz olan duygularla tanımlarlar.”

    “dizinin ikinci sezonunda fleabag'in bir rahibe âşık olması tam da bu yüzden hem dramatik hem komiktir. ingilizlerin “father/baba” diye hitap ettiği rahipler, baba figürünün toplumsal bağlamda vücut bulmuş hali gibidir. fleabag, bekaret yemini nedeniyle kendisiyle sevişemeyecek ama aşkla sevdiği bir baba temsili bulmuş gibidir. dizideki rahip klasik bir rahip değildir, fleabag gibi disfonksiyonel bir aileden gelmiş, zaaf sahibi ve bu zaafların sembolizasyonu gibi gözüken tilkilerle başı dertte olan bir adamdır. ne zaman zaaflarından biri olan cin içse ya da fleabag'le yakınlaşsa ortaya çıkan ve o güne kadar sadece kendisinin gördüğü tilkileri fleabag de görür; o da fleabag'in dördüncü duvarı yıktığı anlarda söylediklerini işiten tek kişidir. birbirine benzeyen ama birbirinden ayrı iki insan; birisi bağ kurmamak için çevresindekileri kendinden uzaklaştıran, diğeri bağ kurmamak için kendisini rahip yapmış iki insan.

    fleabag'in asla birlikte olamayacağı birine âşık olması da tam olarak bağlanma sorunu yaşayan bir insanın yapacağı bir harekettir ama aşkın gerçekliğini sorgulamayacağım. hiçbir aşkın gerçekliğini sorgulamak psikiyatrinin işi değildir çünkü, dizilerde ya da gerçekte, ancak ruhsal dünyanın neresinden çıktığına göz atabiliriz, burada yaptığım gibi.

    en nihayetinde fleabag, duygusal olarak yeterli işlev göremeyen bir ailenin yarattığı örselenmiş bir çocukluğun tutarsızlıklarını erişkin hayatına taşıyan, iki büyük yasın üzüntüsünü içinde barındıran bir kadın. dışarıdan çok tuhaf ve dengesiz gözükse de onun içinden baktığımızda aslında ne kadar yalnız ve gerçekten yanında olacak bir insana ne kadar ihtiyaç duyduğunu görüyoruz.

    bir psikopatolojinin ya da problemli görünen herhangi bir halin, o kişinin özgün bakış açısından bakınca nasıl da farklı anlamlar kazandığını anlamak için fleabag harika bir seyirlik. insanlar görünenin çok ötesinde varlıklar; deniz yüzeyine bakıp gördüğümüz uçsuz bucaksız mavi ne kadar engin gözükse de denizin dibini de kattığımızda başlı başına bir evren haline geliyor, insanlar da yüzeylerinde görünenin çok ötesini taşıyor içinde. bunu bize bir kez daha, kahkaha ve hüznü iç içe geçirerek tüm duygusuyla ve dürüstlüğüyle anlattığı için minnettarlığı hak ediyor fleabag.”

    yazıyı kaleme alan isim esra koçak
417 entry daha
hesabın var mı? giriş yap