1655 entry daha
  • islam öncesi arap toplumu ile ilgili şöyle bir video var: https://www.youtube.com/watch?v=07ossst0ytc

    bedevilerin islam öncesi yaşantısını irdelediğinizde islam'ın neden onlar için büyük bir devrim niteliği taşıdığını görebilirsiniz.

    - kadınların statüsü için büyük bir ilerleme. bedevi kültüründe kadınların durumu korkunç, islam ile kadınlara tanınan statü (ki diğer dinlerle kıyaslandığından müthiş bir ilerleme değil ancak arap yarımadası için önemli) kaçınılmaz şekilde kadınların islam'a geçişine katkı sağlamış olsa gerek. bugün hala te o dönemden gelen söylemi çoğumuz duymuşuzdur, islam'dan önce kadınları gömüyorlardı. halbuki pre-islamik arap inançlarıyla dönemdaş olan zerdüştlük, step kabilelerin inancı olan tengrizm, iskandinav inancı, hristiyanlık, yahudilik ve hatta kaldıysa avrupa'daki diğer pagan inançlarda kadınlar zaten çok daha günlük yaşantının içindelerdi (en azından gömülmedikleri ve alınıp satılmadıkları kesin).

    - merkezi devlet yapısının kurulması sürekli olarak birbirleri ile savaşan, birbirlerini öldüren kabileleri tek çatı altında topluyor ve düşmanlıklarını "dış" aktörlere yöneltiyorlar. ayrıca ganimeti dışarıdan getiriyorlar. bu sebeple fitne, ganimet, dar-ül-harp gibi temaların islam'daki yerinin önemi baya net görülebilir.
    bir şey üretmeyen, hayvancılık ile geçinen tüccar kabilelerin savaşçıları islam-dışı gruplara gönderip güçlerini birleştirmesi abbasi devrine kadar savaşlardaki başarı ve pers-roma medeniyetlerinden zenginlik transferinde önemli bir faktör olsa gerek.

    -islam'ın özellikle ticaret ile ilgili çok iddalı ve invasive bir yaklaşımı olması da yine bu bedevi ticaret-karavan kültürünün bir ürünü olmasıyla ilgilidir diye düşünüyorum. islam'da diğer dinlere kıyasla ekonomik aktiviteyle ilgili çok daha kapsamlı bir yaklaşım var. bunda muhammed'in ve kureyş kabilesinin ticaretin kalbinde olması da bir faktör olmalı.

    - devletin merkezinin yarımadadaki ticaret ağlarının birleştiği mekke'de olması ve burada muhammed'in de parçası olduğu kureyş kabilesinin etkisi mühim. yani bu kabile diğer araplara kıyasla yerel düzen, idare, kanun, vergi gibi konularda daha hassas bir topluma evrilmiş. dolayısı ile arap yarımadasında kurulacak olan merkezi islam devleti yapısında başı çeken reformcular olmaları normal olsa gerek. - bunun altını yeniden çiziyorum; islam çıktığı coğrafya içinde sürekli birbirine düşen, savaşan, sürünen araplar için bir şehirleşme devrimi, ve onları birleştiren bir ideoloji olarak ortaya çıkıyor. bu yeni düzen, yeni organizasyon parça parça zayıf arap toplulukların kendilerini güçlü bir ortak bütün olarak görmesinin önünü açıyor.

    şehirleşme = uluslaşma > ortak arap kimliği

    unutmayalım ki islam emeviler devrinin sonuna kadar sadece arap olmayanlar için bir arap dini olarak görülmüyordu, araplar'da dinlerin kendi uluslarının dini olarak bakıyorlardı. ancak zamanla non-arap bölgelerde genişledikleri için arap olmayan müslüman nüfusun görece etkisi abbasi döneminde yeni sosyal devrim veya evrimlerin önünü açtı, açmak zorunda kaldı. dolayısı ile islam ideolojisi de yüzyıllar içinde yaşadığı iç çatışmalar, genişleme ve yeni etnik gruplar, ideolojiler (tabi modern anlamda demiyorum), yaşam tarzları, dinler ile iletişimi girdikçe daha geniş bir çatı kimliğe atmak zorunda kaldı kendini. böylece insan hayatının atıyorum 9/10'unu organize eden bir ideoloji-yaşam tarzı olmaktan 6/9'unu organize eden bir yapıya geriledi. bu yüzdendir ki günümüzün ve o dönemin selefi hareketleri o orjinale dönüp modern hayatın, yani aslında judeo-hristiyan temelli kapitalist medeniyetin arınmak konusunda çok radikal bir konum alıyor.

    - kabe'nin pre-islamik konumunda kutsal olması ve islam sonrası da kutsal olması islam'ın ne derecede dabedevi arap kültürünün uzantısı olduğunun en bariz sembolüdür heralde :) zemzem suyunun pre-islamik olarak da kutsal bir su kabul edilmesi yine böyle bir sembol.
    cinler yine islam'da devam ettirilen pre-islamik bir inanış.
    elbette isa sonrası dönemde özellikle kuzey taraflarda hristiyan olan arap kabileleri de unutmamak gerekiyor. monotheist inançların gelmesinde zerdüştlüğün, özellikle hristiyanlığın ve daha sonra birçok inanışı devralınan, roma'dan kaçarak medine gibi hijaz şehirlerine yerleşen yahudi inancının etkisi çok büyük. tahminimce muhammed ve çevresi yahudileri zaman içerisinde yeni ideoloji-inançları için doğrudan rekabet olarak görmüş olacak ki sonradan gelmiş olan yahudilerin ortadan kaldırılmasında aktif politikalar güdüldü. ne demiştik? ortada bir şehirleşme süreci var ve şehirleşen araplar hızla yerleşik hayat ile paralel giden inanışlara dönebiliyor (mesela 400-500'lü yıllarda bugün ki yemen bölgesini kapsayan, tarihsel olarak da coğrafi konumu dolayısı ile görece ticaret ile şehirleşmiş-gelişmiş olan himyar krallığı yahudiliğe geçiyor. daha önce de yine görece gelişmiş, tarihsel nabatea dediğimiz bölgedeki ghassanidler hristiyan olmuştu). yahudi medeniyetinin şehir kültürüne erken adaptasyonu bu toplumdan insanların yüzyıllar boyunca kozmopolit ortamlarda parlamasının önünü açan bir durum oldu. dolayısı ile farklı medeniyet algılarının özellikle şehir ekonomisinde geniş pay üreten yahudiliği tehdit olarak görmesi normal.
    yani 600'lü yıllarda bölge ticaret ve şehirleşme ile geliştikçe yahudilik ve hristiyanlığın genişlemesi neredeyse kaçınılmaz gözüküyordu olsa gerek. yeni doğan islam ideolojisinin bu inançları çabucak emmesi gerekmiş olacak ki sürekli "vahiyler" ile kapsamı ihtiyaçları karşılayacak şekilde güncellendi. böylece arap yarımadasının sentez ideolojisi olarak yahudilik ve hristiyanlığı da çabucak emebildi.
411 entry daha
hesabın var mı? giriş yap