101 entry daha
  • çabuk unutan insanlara, önemli siyasal ve toplumsal dönüşümlerden ve tecrübelerden ders almamış hafızası zayıf toplumlara, balıkların 3-5-7 saniyede unuttuğu varsayımından hareketle yakıştırılan bir sıfat, "balık hafızalı"..
    fakat bu yakıştırma balıklara külliyen bir iftira..
    yıllardır yapılan onlarca deney, balık dostlarımızın hafızalarının hiç de kötü olmadığını ortaya koymuş. iyi hatırlıyorlar, hatta inanması güç ama, öğreniyorlar.
    2003 yılında, plymouth üniversitesi’ndeki araştırmacılar bir deney yaptılar; japon balıkları, yalnızca bir kola bastıklarında beslendikleri bir kaba kondu. araştırmacılar kolu günde sadece bir saat çalışacak şekilde kurdular. balıklar kısa sürede bunun farkına vardı ve beslenmek için her gün aynı saatte kola basmayı öğrendi.

    2009 yılında israil'de yapılan bir çalışmada da, araştırmacılar, bazı balıkların (sazan ve tilapia) hafızalarının en az beş ay olduğunu buldu. çalışmada pavlov’un şartlı refleks deneyinin bir benzeri balıklara uygulandı. balıklara her yem verildiğinde belirli bir ses çalındı. bu da balıkların, çalınan sesi yemle ilişkilendirmelerine neden oldu. daha sonra balıklar beş ay boyunca doğal ortamlarına bırakıldı. beş ay geçtikten sonra, ses tekrar çalınınca, balıklar ilk beslendikleri yere geri döndü.

    bazı balıklar üzerinde yapılan başka araştırmalar balıkların yüzleri tanıyabildiğini söylüyor.
    uzun bir aradan sonra eve döndüğünüzde akvaryumunuzdaki balık, sizi köpeğinizin hissettiği şekilde karşılayabilir. köpeğiniz gibi davranamayabilir ama akvaryum camında durup, size özlemle baktığından emin olabilirsiniz.
    ayrıca birbirlerini de tanıyorlar. ortamdan ayrılan bir balık bir süre sonra döndüğünde ona eski dost gibi davranıyorlar.

    ayrıca araştırmalar, balıkların oltaya takıldıklarında acı hissettiklerini, bir sosyal hiyerarşiye sahip olduklarını da ortaya koyuyor.

    aklıma sait faik'in alegorik hikayesi, sinağrit baba geldi. hani her balıkçıyı oltasından, yeminden tanıyan yaşlı, bilge sinağrit. sait faik sinağrit'e bir insan kimliği yakıştırmıştı; hiç evlenmemiş, yalnız yaşamış, ömrünü nasıl tamamlayacağına kendisi karar veren bir balık. ölümü dürüst, erdemli bir balıkçının elinden olsun, öldükten sonra bir sofraya kurulsun istiyordu. lakin onca usta balıkçıyı karakterlerindeki defolar yüzünden beğenmeyip bir tıfıla, yanlış birine yakalanmanın yürek acısı, pişmanlığı ile göçüp gitti baba sinağrit.
    dülger balığının ölümü hikayesi de böyledir. sait faik'in alçakgönüllü kişiliğine yaraşan doğa sevdası balıklara önyargısız yaklaşmasına, bir duygudaşlık ilişkisi içinde, onları birer karakter olarak tasvir etmesine olanak sağlamıştı.

    insan patolojik olarak unutan, unutma hastalığından muzdarip ve zaten unutmak isteyen bir canlı.
    üstelik kapitalizm, değerler sisteminde yarattığı erozyonla insanı unutmaya koşullandırıyor.
    şimdi, tüm bunların farkına vardıktan sonra balık hafızası daha da haksız görünüyor.

    kaynak: araştırmalarla ilgili bölüm için şuradan yararlanıldı.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap