inat hikayeleri
-
tuncel kurtiz'in varlığı haricinde pek bi' güzellik barındırmayan filmdir. ufak görünse dahi reis çelik'in samimi anlatım çabasını önemli surette gölgeleyen rahatsız edici 2 ayrıntı mevcut:
birincisi, yerel bir düğünde getirilen piyano ile halayın arasına parça atılması. öyle bir dumura uğruyor ki izleyenin seyir zevki, geri kalan süre boyunca çerçeveden çıkan ve geri dönmeyen o piyanonun filmdeki varlık sebebini düşünüp duruyorsunuz. elin avrupalısının bile "hadi len" tepkisini vereceğine eminim.
ikincisi ise öykülerden sonuncusunun bırakın yöresel bir inat hikayesi olmasını basbayağı bir fıkradan apart olması. üzerine söz söylemenin bile utanç verici olduğu bir senaryo doldurma hamlesi. yazık.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap