8 entry daha
  • adını bilmedigim bir programda kenan erçetingöze anlattıklarını dinledim dün gece. kendisini de ilk dinleyişim, tanıyışım oldu böylece. hayat hikayesinde bir çok ünlüde karşımıza çıkan ''dram'' yine vardı. erkek kardeşini bir sabah uyandığında ölü buluyorlar ve 4 ay süren otopsi sonucu ölüm nedeni bulunamıyor. işte bu olay onun bu olgun, oturmuş tavrının başlangıç noktası. ertesi sabah hala yaşıyor olmama ihtimalim var ise, hayatı ertelememin bir anlamı olamaz diyor ve bu çocuk kararının da temelleri orda atılmaya başlanmış oluyor. mutluluğa, iyiliğe, güzel şeylere inancı çok fazla, tanrı inancı da. ne istediysem sahip oldum diyor ama bunu öyle inandırıcı, ve hırslardan arınmış bir duyguyla ve etkileyici bi ses tonuyla söylüyor ki sanki in anmadığımızı söylesek o dolmaya hazır gözlerinden yaş süzülecek gibi.. işte buraya kadarki kısım beni sabah kalktığımda dahi üzerinde düşünmeme neden olucak kadar etkileyen kısmı.. çok üzülmüş, acıyla henüz 30 yaşında olgunlaşan, düşünen, sorgulayan, inanan bir birey olması beni etkiledi. söylediklerinin mantıklı olması, sabırla tekrar tekrar inandıklarını anlatmaya çalışması karşısında sıklıkla kaba ve itici sorularla gereksiz konuşmalar yapan kenan erçetingözün bile zaman zaman etkilendigini gördüm dün programda.. babasının annesini terk etmiş olmasıyla başlayan bi macerası var, babasızlığın ne oldugunu iyi biliyor, sonra ölen bir erkek kardeş, çocuk sahibi olup boşanan bir kız kardeş.. şimdi annesi, kendisi, bebeği, ablası, ve ablasının bebeğiyle kendisine kurdugu dünyada mutlu oldugunu, çocugunu da mutlu edebilecegini söylüyor..

    işte burdan sonraki kısım benim ilgilenmediğim kısım..

    hatta onun da özellikle ilgilenilmesini istemediği kısım.. bi karar vermiş, üstelik babasız büyümenin ne oldugunu bile bile verilmiş bi karar bu, yani eminim üzerinde çok düşünülmüş bir karardır.. bu kararını uygulamaya geçirmiş bile ve bu kararımdan kendim de pişman olmayacağım, çocugumu da pişman etmeyecegim diye haykırıyor ve ne olur rahat bırakın bekleyelim ve görelim diyor. işte bu noktada kenan çetingözün ısrarla yaptığını hekes yapmaya başlıyor: nasıl olur deniyor, çocuk ilerde şöyle demez mi böyle demez mi, bencillik degil mi deniyor. evet belki öyle, yada öyle degil. bize ne? ben bu nedenle ilgilenmiyorum işin bu tarafıyla. merak ediyorum ben de kendi içimde, ama beklemeden öğrenilecek bir şey degil ki bu.. karar alınmış (sperm bankasından sperm alınarak hamile kalma kararı), bebek doğmuş, haydaaa başlamış insanlar yargılamaya.. napıcak bu hatun, geri mi göndericek bebeği ya ben yanlış bi karar alımışım düşüncesiyle..

    kenan erçetingöz'ün bir kaç noktada sordugu soruların( bu çocugun dedesi olmıycak, halası, kuzeni olmıycak, hani akrabalık, hani örfler, ananeler, çocuk babasıyla balık tutmauya gidemicek mi, anne babamı bulmak istiyorum demicek mi) cevaplarının ağırlığı altında hatun da çaresizdi ama hissettirmiycem diyodu, elimden geleni yapıcam çocuguma. zor bi karar aldığını, ama baş etmek için güçlü oldugunu, kolaya kaçıp bi erkekle anlaşmalı evlenip çocuk sahibi olmadığını söyledi tekrar tekrar. evli adamdan çocuk doğuranların, sperm bankasından sperm alıp kocasına söylemeyenlerin, evllik dışı ilişkiden çocuk sahibi olanların çocuklarından daha sağlıksız bir psikolojiye mi sahip olucak yani benim çocugum gibi can alıcı bi soruyu da ekledi sonra.

    dediğim gibi, ben bu kararıyla zerre ilgilenmiyorum. kararı almış, uygulamış, çocugu doğmuş 8 aylık olmuş bile.. benim kızdıgım, bu karar yanlış(kime göre neye göre yanlışsa bu) ise bile artık kenan erçetingözvari sorular bu kadını kötü bir psikolojiye e üzüntüye itmek dışında bi işe yaramaz. beklemek ve görmek dışında yapılacak fazlaca bir şey yok. diyceksiniz yada diycekler ki ''ee ya bu kadın birilerine örnek olup da toplumda aile kurumunun, akrabalığın, geleneklerin kaybolmasına neden olursa..'' eh o zaman verilecek cevap elbette net.. ''birileri evli oldugu halde bir başka kadını hamile bırakıp sonra onunla evlendiğinde, bir diğeri evli bir adamı konserlerinde sahneye çıkarıp eşinin ve çocuklarının izleyeceğini bile bile kameralar önünde öpücüğe ve iltifatlara boğduğunda, yıllar sonra çocugu oldugunu öğrenen bir sanatçının çocugu reddetmesi ve dava üzerine dava açmasının bile gerçeği değiştirmediğinde nerelerdeydiniz ey eleştirmenler?????? '' üstelik de leyla bilginel birilerine örnek teşkil etmek istemediğini, bunun başa çıkılması zor bir durum oldugunu, ve hala ileride kendisini ve oğlunu el üstünde tutacak bir erkekle karşılaşacağına olan inancını söylüyor.

    toplumda bir şeyler hızla değişiyor evet, ben bu kadar hızla tekip edemiyorum belki bu değişimi bi çoğu gibi.. ama toplum değişse de değişmeyecek bi yargı vardır benim gözümde hep: o da karşımızdakini yopratmanın bu kadar kolay olmaması gerektiği.
37 entry daha
hesabın var mı? giriş yap