22 entry daha
  • 2010'larla birlikte buyuk bir girdabin icine girmis olan oduldu... en nihayet de dun gece itibariyla tabutuna son civi cakilmis oldu...

    detayli aciklamaya girmeden evvel, futbolun surekli abidik gubidik yuzlerce istatistikle ifade edilmeye calisilan bir amerikan sporu olmadiginin altini cizelim... hatta bu dogrultuda rahmetli metin türel'in "hagi sana 40 metreden bir çakar, o istatistikleri nereye sokacagini sasirirsin" vecizesini de bir kez daha animsatalim...

    bu istatistik belasi, yakin zamana kadar bu denli bulasmamisti futbola... ballon d'or da, ilk kez verildigi 1956'dan itibaren uzun yillar boyunca "en cok gol", "en cok asist", "en cok dripling", "en cok top sektirme" gibi istatistiklere takilmamaktaydi... odulun verilecegi yil icerisinde cok fazla dikkat ceken bir basari yakalamis bir takim varsa, o basarida bireysel peformansiyla da sivrilen oyuncular, odul icin dogal aday oluyorlardi... dolayisiyla golculer kadar orta sahalarin, hatta defanslarin bile bu odulu kazanma sansi oluyordu...

    hatta hatta bazen cok farkli basari hikayeleri yazmis oyuncular, cok fazla gol atmamis hatta kupa bile kazanmamis olsalar da bu odule aday gosterilebiliyorlardi... nasil oldugunu bazi orneklerle aciklayalim:

    1956 - odul ilk kez verildi ve bu ilk odule layik gorulen isim de stanley matthews oldu... muhtemelen bugunku kafalar olsa matthews odule aday bile gosterilemezdi... zira 30 yili askin kariyeri boyunca kazandigi tek ust klasman kupa, 1953'teki ingiltere federasyon kupasi'ydi... peki 1956'da matthews neden aldi bu odulu? cunku blackpool gibi mutevazi bir takim ingiltere ligi'nde sezonu 2. sirada tamamlarken o takimi en cok surukleyen isimlerin basinda o geliyordu ve bunu 41 yasindayken yapmisti... bu, siradan basari hikayelerinin cok otesinde bir hikayeydi ve bu yuzden de matthews, ilk ballon d'or'a layik gorulmustu... oylamada onun ardindan ikinci ve ucuncu siralari alan alfredo di stefano o yil real madrid ile avrupa sampiyonu olmus, raymond kopa ise reims ile ayni kupada final oynadiktan sonra real madrid tarafindan transfer edilmisti...

    1962 - 56 yil sonra modric'in yazacagi hikayenin benzerini, 1962'de josef masopust yazmis ve o yilki dunya kupasi finalisti cekoslovakya'nin saha icindeki komutani olmustu... ustelik masopust, modric gibi kulupler duzeyinde de avrupa sampiyonlugu gormemisti, dukla prag'da oynamaktaydi... ama cekoslovakya'nin bircok favoriyi geride birakarak finalde son sampiyon brezilya'nin karsisina cikmasi ve o finaldeki ilk golun de masopust'tan gelmesi cok ozel bir hikayeydi... dolayisiyla odul, masopust'a gitmisti...

    1963 - lev yashin, cogu futbol tarihcisine gore gelmis gecmis en buyuk kaleci... 1960'larin ilk yarisi da onun formunun zirvesinde oldugu donemdi... 1963'te de dinamo moskova'nin sscb ligi'ndeki sampiyonlugunda basrol oynamasinin ardindan ballon d'or'a layik gorulmustu ve bugune kadar da bu odulu ondan baska bir kaleci kazanamadi... yashin'in ardindan avrupa sampiyonu olan milan'in 10 numarasi gianni rivera oylamada ikinci olmus, ingiltere ligi'nde 37 golle gol krali olan jimmy greaves ise ucuncu sirayi almisti...

    1967 - macar futbolunun gumus kusaginin belki de en onemli ismi olan florian albert, 1967'de ballon d'or'u da kazanmisti... albert daha evvel 1962 ve 1966'da macar milli takimiyla iki dunya kupasi ceyrek finali gormus, 1965'te de ferencvaros ile uefa kupasi'nin onculu niteligindeki fuar sehirleri kupasi'ni kazanmisti... hatta 1962 dunya kupasi'nin alti gol kralindan biriydi, bunlarin icinde de gol ortalamasi en yuksek olandi... ama odulu kazandigi sene sadece ferencvaros ile macaristan ligi'nde sampiyon olmustu... ligde 27 macta 28 gol gibi yuksek bir yuzdeyle oynamasina ragmen gol krali da olamamisti... buna ragmen ferencvaros'un sampiyonlugunda bireysel olarak muazzam bir katki yaptigi dusunulmus ve odul ona verilmisti... onun ardindan oylamada ikinci sira, ingiltere ligi'nde sampiyon olan manchester united'in yildizi bobby charlton'in, ucuncu siraysa avrupa sampiyonluguna ulasan celtic'in unutulmaz sag acigi jimmy johnstone'in olmustu...

    1975 - oleg blokhin, dinamo kiev'in kupa galipleri kupasi'nda ulastigi zaferin saha icindeki bas mimari olmasi vesilesiyle odule layik gorulmustu... sampiyon kulupler kupasi'ni ust uste ikinci kez kazanan bayern munih'in kaptani ve lideri franz beckenbauer onun ardindan ikinci sirayi almis, barcelona'nin yildizi johan cruyff ise ucuncu olmustu... beckenbauer ve cruyff, donemin en buyuk futbol ikonlariydi... bayern'in ust uste ikinci avrupa sampiyonlugunu almasi da elbette cok cok buyuk basariydi... fakat dinamo kiev'in bir avrupa kupasi kazanan ilk sovyet takimi olmasi ve blokhin'in de buna buyuk bir bireysel katki saglamasi cok daha ozel bir hikayeydi... dolayisiyla odul, blokhin'e verilmisti...

    1977 - borussia monchengladbach'in ele avuca sigmayan danimarkalisi allan simonsen, odulun sahibi olmustu... m'gladbach, o sezon bundesliga'da ust uste ucuncu sampiyonlugunu elde ederken, sampiyon kulupler kupasi'niysa finalde liverpool'a kaybetmisti... o liverpool'un yildizi kevin keegan ise oylamada simonsen'in gerisinde kalmisti... cunku gladbach capinda bir takimla finale gelmek, liverpool capinda bir takimla kupayi kazanmaktan daha cok ses getirmisti... oylamada ucuncu olan isimse, fransa ligi'nde nancy ile yeni yeni parlamakta olan 22 yasindaki michel platini'ydi...

    1978 ve 1979 - kevin keegan, liverpool ile avrupa sampiyonu olurken alamadigi ballon d'or'u, hamburg'a sansasyonel bir transfer gerceklestirdigi 1977 yazi sonrasinda, takimin cehresini degistirmeye basladigi 1978'de ve hamburg'un tarihinin ilk bundesliga sampiyonluguna ulastigi 1979'da olmak uzere ust uste iki kez kazandi... bunu yaparken de karl-heinz rummenigge, rob rensenbrink ve hans krankl gibi donemin diger yildizlarini geride birakti... ustelik keegan, hamburg'da anormal gol istatistikleri falan da yakalamamisti... buna ragmen takimin cehresini degistirmesi ve hamburg'un ilk bundesliga sampiyonlugunu kazanmasindaki rolu goz onune alinmisti... bu da ozel bir hikayeydi...

    1986 - 11 yil oncekine benzer bir hikaye yazildi... dinamo kiev bir kez daha kupa galipleri kupasi'ni kazandi... odul de bu kez dinamo'nun yeni yildizi konumundaki igor belanov'a gitti... dunya kupasi gol krali gary lineker ikinci, real madrid'in yildizi emilio butragueno ise ucuncu olmustu...

    1995 - bu yila kadar odul, sadece avrupali oyunculara verilmekteydi... 1995'ten itibarense "avrupa'da oynayan en iyi oyuncunun" odullendirilmesi kararlastirilmis ve bu yeni cercevedeki ilk odulun sahibi de george weah olmustu... weah, 1995 yilinin ilk yarisini paris st. germain'de gecirirken yaz doneminde milan'a transfer olmus ve serie a kariyerine de guzel bir baslangic yapmisti... ama oyle cuvalla gol atan bir santrfor da degildi... yine de afrikali bir oyuncunun o donem dunyanin en goz onundeki kulubu olan milan'a gelmesi ve burada da takimin yildizlarindan biri olmasi o gunun sartlarinda buyuk hikayeydi... boylece kendisi bayern'de ikinci baharini yasayan jürgen klinsmann ve ajax ile avrupa sampiyonlugu yasayan jari litmanen'in onunde bu odule layik gorulmustu...

    2006 - italya milli takimi tarihinin dorduncu dunya sampiyonluguna uzanirken, bu basarida buyuk payi olan takim kaptani fabio cannavaro da, franz beckenbauer'in ardindan ballon d'or'u kazanan ikinci defans oyuncusu olmanin gururunu yasadi... gunumuzde olsa herhalde odulu o italya'nin santrforu olan, ayni zamanda o sezonu serie a ve avrupa gol krali olarak tamamlayan luca toni'ye veya barcelona ile sampiyonlar ligi'ni kazanan ronaldinho'ya verirlerdi... oyle ya, cannavaro o dunya kupasi'nda bir gol bile atmamisti!

    evet, 10 hikaye koyduk ortaya, yeterli bir aciklamadir herhalde... eger o yillarda ballon d'or odulu tayin edilirken nba'deki veya nfl'deki gibi isi sadece birtakim istatistiklere vurmaya kalksalardi, yukarida saydigim su isimler o odulleri hicbir sekilde kazanamamis olacaklardi...

    ama iste futbolun cazibesi de buradaydi zaten... futbol, basketbol gibi net bir favorisi olan bir macin yuzde 99 o net favorinin galibiyetiyle bittigi bir oyun degildi... beklenmedik senaryolar sunmasiyla, izleyenleri her an sasirtabilme potansiyeliyle guzeldi bu oyun ve yukarida verdigim orneklerde ballon d'or kazanan oyuncular da hep futbolun bu farkli hikayeler sunabilen yonu sayesinde futbol tarihine gecmislerdi... kimi 41 yasinda bile en ust duzey ligde siradan bir takimi sampiyonluga oynattigi icin, kimi bir takima tarihinin ilk sampiyonlugunu kazandirdigi icin, kimi defans oyuncusu olmasina karsin forvetlerden cok daha fazla goze batan bir performans ortaya koydugu icin...

    lionel messi ve cristiano ronaldo'nun futbol dunyasinin milyar dolarlik reklam yildizlarina donusmesinin ardindansa gunumuzde ballon d'or cok daha baska bir gorunume burundu... herhalde son 10 sene icerisinde bir tek 2018'de odulun luka modric'e verilmesi "eski ballon d'or" anlayisinin bir tezahuruydu... onda bile ronaldo fanatikleri memnun olmadi... "vay efendim modric'in dogru duzgun golu yokmus, ronaldo cuvalla gol atmis" diye yaygara kopardilar... halbuki o sezonun futbol dunyasindaki en ozel hikayesi, hirvatistan'in dunya kupasi'nda final oynamasiydi... modric de o basarida takimin lideriydi... kulupler duzeyinde zaten adam ronaldo'nun takim arkadasiydi ve onun kadar basari kazanmisti...

    burada daha once de cok yazdim... messi ve ronaldo, 21. yuzyilin en buyuk iki futbolcusu... bunu tartismaya calismak zaten abesle istigal olur... elbette ballon d'or gibi bireysel bir odul veriliyorsa da en buyuk dogal adaylar bu ikisi olacaklar... ama is oylesine cigrindan cikti ki, diger futbolcularin ne o takvim yili icerisinde bireysel olarak ne yaptigina bakiliyor ne de takimlariyla birlikte nasil ozel bir hikaye yazdiklarina... messi ile ronaldo'dan hangisi daha fazla skor urettiyse odul ona gidiyor... 2018 istisnasi haric odulun algoritmasi artik hep bu sekilde isliyor...

    mesela bu odul, gunumuzde de yukarida anlattigim orneklerdeki gibi ozel hikayelere bakilarak verilmeye devam etseydi sizce nasil farkliliklar gorurduk?

    2009'da her turlu kupayi toplayan o efsanevi barcelona takiminin beyni konumundaki xavi bu odule layik gorulebilir miydi?

    2010'da ispanya, tarihinin ilk dunya sampiyonlugunu kazanirken bu basarida en cok pay sahibi olan isimler arasinda bulunan ve finalde de kupayi getiren golu atan andres iniesta bu odulu alabilir miydi? veya inter ile sampiyonlar ligi'ni kazanip hollanda ile de dunya kupasi'nda final goren, hatta turnuvanin da dort gol kralindan biri olan wesley sneijder'e verilemez miydi bu odul?

    2013'te bayern sampiyonlar ligi'nde firtina gibi eserken, son yillarin bir numarali super gucu sayilabilecek barcelona'yi yari finalde totalde 7-0'lik skorla devirip sonrasinda zaten sampiyonluga ulasirken, o takimi ucuran isimlerden arjen robben (finalde kupayi kazandiran golu de atmisti), franck ribery veya thomas müller bu odulu kazanamaz miydi?

    2014'te almanya dunya sampiyonu oldu, brezilya'ya kendi seyircisi onunde 7 gol atti... o takimdan herhangi bir oyuncu onurlandirilamaz miydi ballon d'or ile? kaldi ki o siradisi brezilya maci haricinde manuel neuer turnuva boyunca muthis oyunlar cikarmisti almanya adina ve yashin'den sonra bu odulu alan ikinci kaleci olmayi da belki de en cok hak eden isimdi...

    2019'da virgil van dijk'in insanustu performansi ve liverpool ile sampiyonlar ligi'ni kazanmasi da malum zaten... adam sezon boyunca calim yemedi neredeyse... takimi epl'de 99 puanla mi ne rekor ikinci oldu, avrupa'da zirveye cikti... yetmedi, yetmedi, yine yetmedi!

    2020'yi robert lewandowski alacakti... cok acayip bir sekilde, sanki butun avrupa'da covid nedeniyle sezon yarida kalmiscasina o odulu de garaguraya getirdiler...

    sonra geldik 2021'e, donup dolasip odulu gene messi'ye verdiler...

    messi la liga'da 30 golle gol krali ve 9 asistle de en cok asist yapan besinci oyuncu olmus... milli takimla da copa america'yi kazanirken 4 golle en golcu oyuncu ve 5 asistle en cok asist yapan oyuncu... 4 golun ucunu ilk turda atmis, ikisi bolivya'ya, diger golu de ceyrek finalde ekvador'a atmis... bunun karsiliginda 613 oy almis...

    harry kane ise premier lig'de 23 golle gol krali, 14 golle asist krali olmus, euro 2020'de ingiltere tarihinde ilk kez final oynamis, onu da penaltilarla kaybetmis... kane burada da 4 golle turnuvanin en golcu ucuncu oyuncusu olmus... gollerinin de biri ikinci turda almanya'ya, ikisi ceyrek finalde ukrayna'ya, biri de yari finalde danimarka'ya...

    bu acidan bakildiginda messi'nin performansiyla kane'in performansi arasinda acayip bir fark var mi? hatta kane'inkinin daha onde oldugu bile iddia edilebilir... epl'de tottenham formasiyla 37 gole katkida bulunmak, la liga'da barca formasiyla 39 gole katkida bulunmaktan daha kolay olmasa gerek... veya ingiltere ile avrupa sampiyonasi'nda final oynamak, arjantin ile copa america kazanmaktan hafif cekmese gerek... eee, peki bu ballon d'or oylamasinda, messi'ye 613 oy gelirken, kane'e kac oy cikmis dersiniz? 4... evet evet, rakamla 4, yaziyla dort!!!

    bu bile bu sezonki ballon d'or'un ne kadar deli sacmasi oldugunun bir gostergesi!

    ustelik bu yil, yukarida verdigim ozel hikayelerden de az buz yoktu futbol dunyasinda...

    ornegin brezilya dogumlu ve 15 yasinda italya'ya gocmus bir oyuncu olan jorginho'nunki ozel bir hikayeydi... 25'inden sonra sohret oldugu futbol dunyasinda ayni sezon icinde hem chelsea ile sampiyonlar ligi'ni, hem de italya milli takimiyla euro 2020'yi kazandi... ustelik ne chelsea, ne de italya bu iki turnuva oncesinde en cok favori gosterilen takimlardandi... iki tane favori olmayan sampiyon cikti, ikisinde de ayni adam... evet, bireysel olarak bu takimlari sirtina alip goturmedi belki ama ayni anda iki yerde bulunmasi bile yeterince onemliydi... lakin kendisi 460 oyla ucuncu sirada kaldi...

    italya'nin sampiyonlugunda daha cok on plana cikan bir isim dusunulecekse odul leonardo bonucci'ye de gidebilirdi... o da 2006'da cannavaro'nun yazdigi hikayenin bir benzerini yazdi... ustelik finalde italya adina maci 1-1'e getiren golu de atti... hatta hatta yari finalde ve finalde is penaltilara kaldiginda da uzerine duseni yapti... buna ragmen bonucci'ye oylamada sadece 18 oy cikti...

    takim basarisindan bagimsiz, sadece bireysel performans dusunuldugundeyse en ozel hikayelerden biri de erling haaland'a aitti... adam daha 20 yasini geride birakmamisken sampiyonlar ligi'nde 8 macta 10 golle gol krali oldu... 21'ine bastiktan birkac ay sonra da bundesliga'da 50 gole ulasan en genc oyuncu unvanini ele gecirdi ve evet, bunu sadece 50 macta, yani mac basina 1 gol ortalamasi tutturarak yapti... gerci sampiyonlar ligi istatistigi daha fenaydi, 20 gol barajini gecen en genc oyuncu olmus ve bunu 16 macta, yani 1.25 gol ortalamasi tutturarak basarmisti... ama haaland da 33 oyda kaldi...

    sahsi gorusumse, odulun bu yil, 2020'deki hakkindan bagimsiz olmak kaydiyla, robert lewandowski'ye gitmesi gerektigiydi... neden boyle dusundugumu de daha evvel surada anlatmistim zaten... (bkz: ballon d'or 2021'i hak eden futbolcu/#125657211)

    ama lewa da messi'den 33 oy az aldi... 580 oyla ikinci sirada kaldi...

    tum bunlara bakildiginda en belirleyici olan unsur, copa america zaferi ve burada 4 gol 5 asist yapilmasi oluyor iyi mi! bunun acayipligini de surada anlatmistim... (bkz: ballon d'or 2021'i hak eden futbolcu/#129474043)

    artik bunlarin ustune daha baska ne diyebilirim ki? aslinda en son denilecek olani en basta demistim: dun gece itibariyla ballon d'or'un tabutuna son civi cakilmis oldu...

    hey gidi 65 yillik ballon d'or hey...

    allah rahmet eylesin!
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap