1095 entry daha
  • birçok yerde ismini duyduğum en son ise (bkz: bbcye gore 21 yuzyilin en iyi 100 dizisi) en iyi 100 dizi arasında 11.sırada olduğunu gördüğüm neymiş bu animasyon diye açtığım ve bir haftada tüm bölümlerini izlediğim süper ötesi bir animasyon.
    ben bunu niye izlememişim bunca zaman diye kafamı duvarlara vurduğum için olabilecek yazım hatalarından dolayı özür dilerim.
    ilk bölümünü izleyince, bu ne ya ayyaş bir at mı? izleyecez diye düşünmüş devam etmek istememiştim ama ne oldu bilmiyorum artık, ayni gün bir sezonu devirivermişim.
    özellikle o başlangıçta ki jenerik ve müziği yok mu, bir çok dizi izledim neredeyse tamamında dizi jeneriğini atlarım ama bunda her seferinde izlemek istedim.
    açıklayamadığım bir çekiciliği var. jenerik ya, aynı şey her dizi başında izlenir mi? evet izleniyormuş meğer. izlenmez diyen arkadaşlara da siz anlayamazsınız diyorum ve konuyu kapatıyorum.
    animasyon olan dizileri alt yazı izlemek bana biraz zor geliyor çoğu espriyi kaçırmaya sebep oluyor gibi sanki. onun için türkçe dublajlı izledim ve ona da bayıldım kimler seslendirdi bakmadım ama gerçekten hakkını vermişler.
    çok ince esprilerin olduğu, komedi ve dramın dozunun iyi ayarlandığı çerezlik değil ders çıkarmalık bir dizi.

    bundan sonrası spoiller olup uyarmadı demeyin.

    bu at niye bu kadar içiyor demiştim ilk bölümde ve anladım ki içmeyip de ne yapsın. hayallerine kavuşmuş, ünlü olmuş ama kendi tabiri ile iğrenç, düşüncesiz ve kendi çıkarlarını düşünen yalnız bir at. o kadar yalnız ki evinde yatıp kalkan kişiyi bile kovamıyor ve yalnızlığını içip içip sarhoş olup sızarak unutuyor. çünkü en büyük korkusu yalnızlık.
    kendisinin ünlü olmasına yardım etmiş arkadaşını sırtından bıçakladı, onun arkasında durup o yoksa bende yokum diyemedi. ünlü olmanın verdiği ışıltılı hayatı seçti ama bir türlü mutluluğu bulamadı. hayatı hep yanlışlarla dolu geçti, önüne çıkan fırsatları ise değerlendiremedi bile çünkü bunun tek sebebi lanetlenmiş olduğu düşüncesiydi. (benim de ailem aynı bojak'ın ailesi gibi olsa bende mi öyle olurdum bilmiyorum.)

    bitirmeden önce iki şeye daha değinmek istiyorum. birincisi, bunu yazmazsam olmaz dediğim, barda bir sarışın ile yaptığı konuşmaydı.
    bir kız arkadaş grubu bojack ile dalga geçmeye başlar ve kapıdan çıkıp giden bojack geri dönüp,
    bojack: güzel olduğun için iğrenç şeyler yapmaya hakkının olduğunu düşünüyorsun ve bunun iğrenç olduğunun farkında da değilsin. ama iğrenç olduğunu bilmemen seni daha az iğrenç yapmaz.
    kız: sence ben gerçekten güzel miyim?
    evet kıza o kadar laf söylemiştir ama sarışın kız sadece güzel kelimesine takılmıştır.

    ikincisi ise annesinin cenazesi olan bölüm, tam bir bölüm boyunca konuştun bojack hiç susmadın ama sıkmadın da, dediğin her şey harfi harfine doğruydu ama ufacık bir hata vardı keşke cenazeleri karıştırmasaydın başka birinin cenazesinde degil de annenin cenazesinde konuşsaydın.

    ve son olarak erica.
    mr. peanutbutter'ın bir toplulukta konuşmanın en ateşli yerinde durduk yere bir tarafa donmesi ve
    heyyyyy erica naber,
    heyyyyy erica .....
    heyyyy erica sende mi..

    diye sağa sola bağırması.

    ey romalılar izleyin, izletin. ayyaş bir at size neler anlatabilirmiş öğrenin.

    edit, son bölümlerde bojack'in üvey kardeşi hollyhock'un yazdığı mektupta ne yazıyordu ki aradım bulamadım.
173 entry daha
hesabın var mı? giriş yap