9 entry daha
  • mehmet ali kılıçbay'ın ayarlarla bezediği standart bir mümine. klasik bir taktikleri var bu arkadaşların. özlem hanım da bundan beri değil. yazılarına bir kaç batı orjinli sözcük serpiştirip, bir kaç batılı düşünürden de aforizmalar attırınca "ne çok şey biliyor, hem batıyı biliyor, hem islamı, işte entelektüel, yazdıklarını anlamakta zorlanıyoruz, hatta aciziz" dedirtiyorlar ayran budalası gibi kendilerini okuyup hürmet gösteren kimi saflara. sonra da şakşaklıyorlar "heyyoo bizim de entelektüel, en az onlar kadar batı kültürüne hakim yazarlarımız, düşünürlerimiz var" diye.

    ancak belli bir donanıma sahip biri yazılarına göz atıp da saçmalıkları ortaya dökünce saçmalıkların dökülmesi ile orantılı olarak cilalar da dökülüyor. bakalım özlem hanım'ın "çağdaşlarda utanma duygusu yoktur" dediği yazısındaki bilgisizlik ve tutarsızlıkları nasıl sıralamış mehmet ali kılıçbay:

    "bu, bizim zihniyet kalıplarımızdan biri. her şey kolay, çünkü "okuyucu nasıl olsa cahil", o halde "salla gitsin". tamamen rastlantı sonucu gene bir hanım yazar, yeni şafak'tan özlem albayrak "laikliği siyasete alet etmek" adlı yazısında, bize demokrasi dersi verirken "salla gitsinciliğin" güzel örneklerini sunuyor; türkan saylan'ı eleştirirken: "ne yazık ki tek dinlediği allegro assai, tek izlediği kuğu gölü olsa da otomobil motoru üretmedikçe, kişi başına düşen milli geliri yükseltmedikçe bu ülkenin muasır medeniyetler seviyesine yükselemeyeceğini yüz elli yılda öğrenemediyse bu kafalar, bundan sonra da öğrenemez."

    ekonomik analizleri hiç kale almıyorum, son derece çocukça. assai, italyanca bir kelime, bir müzik türü (şarkı, opera, konçerto) adı değil, müzik tekniğine ilişkin bir terim. bir tempoyu (muvman, yani seslerin tiz veya pes perdelere doğru hareketi) ifade eden bir terimden sonra kullanılır. allegro ise, gene italyanca'dır ve canlı demektir. öyleyse allegro assai, çok canlı tempoyu belirler. bu durumda hem batı hem de doğu müzik parçalarında "allegro assai" bölümler olabilir. ve asıl önemlisi, "tek dinlediği allegro assai" sözü, "bak neler de biliyormuş" dedirtmeye yönelik bir "sallama"dır. çünkü kimse parçaların "allegro assai" bölümlerini dinleyip, diğer bölümlerini es geçmez. özlem hanım anlamadığı konularda yazmakta beis görmüyor.

    özlem hanım sürdürüyor: "çağdaştır ya utanma duygusu da yoktur hem, kalkar çok sesli müzikten ilhamla, aleme demokrasi diskurları çeker." sayın albayrak herhalde ne yazdığını fark etmiyor, çünkü "çağdaşların utanma duygusu yoktur" diyor. biraz ileride de "laiklik de dahil olmak üzere bütün değerleri siyasete alet edebilirler" buyuruyor. laiklik bir değer değil, bir haldir. laik olma halidir. bunun yanı sıra, sivil ve siyasal toplum ile dinsel toplumun birbirlerinden ayrılması yönündeki fikri ve siyasi harekettir. bu bağlamda, laiklik tamamen siyasettir. ama özlem hanım, laikliği dinin tersi olarak, bir karşı-din olarak algılıyor, çünkü galiba başka türlü düşünmesi mümkün değil. bunu teyit eden bir cümleciği de şöyle: "laikliğin seçim malzemesine dönüştürülmesi"siyasal olan her şey seçim malzemesine dönüşebilir. bu noktada bir not: bazı çevreler dini (kutsal değerler) seçim malzemesine dönüştürerek siyasallaştırıyorlar. özlem hanım'a duyurulur.

    ve nihayet şu ibare: "demokles'in kılıcı". siraküza tiranı dionusios'un (mö 43-367) damokles adında bir dalkavuğu vardır. bu adam, efendisine yaranmak için, hep onun ne kadar mutlu olduğunu söyler durur. dionusios, bir gün onu yemeğe çağırır, prensler gibi ağırlar, ama başının üstünde tek bir at kılına bağlanmış ağır bir kılıç koyar. böylece her şeyin her zaman tehlikede olduğunu anlatır. damokles'in kılıcı deyimi buradan türemiş, ama türkçe'de her ne hikmetse damokles, demokles olmuştur. ama asıl önemlisi özlem hanım bunun özel bir ad olduğunu ve büyük harfle yazılması gerektiğini bilmiyor. bu önemli olmayabilirdi, ama bize ders vermeye kalkışmadan önce kendi dersini çalışmalıydı."

    http://www.yeniaktuel.com.tr/…0004-110,98@2100.html
52 entry daha
hesabın var mı? giriş yap