6 entry daha
  • islam merkezli olarak düşünürsek, aslında serüveni ve kökeni birbirinden ayrıdır ama bunların aynı olduğu algısı da devam eder durur. fıkhi açıdan kural olarak -ittifaken- para karşılığı herhangi bir ibadetin yapılması kabul edilebilir değildir, hatta bunu "dini parayla satmak" olarak tanımlayan sahih nakiller uzun süre muhaddisleri meşgul eder. islam'ın ilk yüzyılında resmi bir din adamı kavramı bulunmaz. doğrusu burada tarihsel pratik ile nas arasında bir ayrıma gidilebilir ve hatta şurayla yönetilen (ki şura ile bir germen ya da kelt kabile konfederasyonu arasında önemli bir fark bulabilen beri gelsin; şura islam öncesinde bile vardır) bir topluluğun tam olarak devlet olmadığı için bu tür organlara sahip olmadığı da söylenebilir belki. ama şu var ki devletleşmenin ve diğer kadim toplulukları incelemenin zirve yaptığı emeviler ve -özellikle de- abbasiler döneminde bir din adamı sınıfının oluştuğu da bir gerçek. bernard lewis'a bakılırsa ("yine bir oryantaliste mi baktırıyorsun?" demeyin şimdi) sasanilerin tarihteki ilk "resmi din" kavramını ve "din adamı" hiyerarşisini oluşturan devlet olmaları ve arap fetihleriyle fars ülkesinin tamamen yutulması, bunun başlangıç sebebi olarak görülebilir. fakat bu basit görülen fetihciliğin etkileri bir şekilde günümüzün dini yapılanmasını dahi oluşturmuş görünüyor. kavramın asıl başlangıcı olarak imam ebu yusuf'un (ki hanefi mezhebi neredeyse ebu hanife'ye değil, ebu yusuf'a aittir dahi denilebilir) başkadı yapılması ve abbasilerce resmi olarak desteklenmesi, başkadılık kurumunun otorite nüfuzu için temel teşkil etmesiyle birlikte en sonunda tam anlamıyla bir doğu tarzı klerikalizmin ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor (sebebi bol bol tartışılabilir ama yine mezhep imamı olan ahmet bin hanbel'in, ebu yusuf'tan hadis bile almaması enteresan, tabii buradan bir tür "henry sen neden buradasın" çıkarmak oldukça zor.)

    peki açık bir şekilde naslara ters düşmesine karşın bu sistem savunulmak için hayati önem arzeden referanslarını nasıl buluyor? gayet basit. imamlar ve diğer resmi din görevlilerinin varolmaları dahi açık bir şekilde fıkhi uygulamaya ters olmasına karşın, sanki acil durumlarda "fire exit" olarak kullanmak için var gibi duran nefis kurallarımız "ehven-i şerreyn ihtiyar olunur"(yani bir mecelle klasiği olarak "iki şerden daha az şerlisi tercih edilir") ve "zaruretler haramları mübah kılar" ile sistem rahatlıkla tersine çevrilir. burada "zaruret" olarak açıklanan kavram, para karşılığı vazife almadığı takdirde mescitlerde imamlık yapacak kişilerin artık bulunamaması. ama bunun ilk ortaya çıktığı noktada böyle bir zaruret neticesinde mi, yoksa otoriter sasani din kurumunun (diğer bir çok sasani geleneğinin alınması gibi) benimsenmesi neticesinde mi oluştuğu meçhul. zaten dikkat edilirse bu iki kural ve otorite yardımıyla, neredeyse istenilen her şeyin değiştirilebileceği de görülebilir. burada modern tarzda devletin ideolojik aygıtları ile karşılaşmayı beklememek lazım; ama kurumsallaşmış bir yapının hizmet edeceği noktalar (bkz: #13073945) hiç de atlanıp geçilecek tarzda değil; hakim gücün, toprak hattı olarak kullanmak için hazırladığı aygıtlar arasında gerçek anlamda legallik aramasını beklemek zor. altyapının üstyapıyı dürtüklemesi de çoğu zaman oeehh dedirtebiliyor netekim...
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap