11 entry daha
  • karakterin oturmaya başladığı zamanlar...

    bıyık terleme aşamasından alıp getirilecek bir süreçten bahsetmek değil bizimkisi... "ben kimim" sorularının her zamankinden daha sık ve öncekilerden çok daha bilinçli sorulmaya başlandığı zamanlara ait.

    ailenin dışında konuşup vakit geçirdiğin bambaşka insanlar... kendine uzaktan bakabildiğin, başka davranışları gözlemleyebildiğin ve işin en güzeli "gözlemlemek" fiilinin çağrıştırmadığı kadar özgür, kendi kendine şekil alabildiğin ortamlar...

    önce kurulu birer saat gibidir sözcükler.. sonra karmaşa başlar, ne yapacağını bilememek... sonra ise parça parça ele alırsınız hayatı. geriye dönüp baktığınızda görürsünüz ki o parçalar birleşmişler ve bir çok hayattan sizi oluşturmuşlar.

    inşa edilmişsinizdir. tek başınıza değil. önce aileniz temelinizi atmıştır ve siz arkadaşlarınızla birlikte bilmeden örmüşsünüzdür kendinizi. onlarla öğrenirsiniz küsmeyi, kırıkların tadı onlardan geldiğinde daha acıdır... hatta bazen aynı kızı seversiniz de daha da karıştırırsınız işleri... üzüntüler arkadaşlardan geldiğinde daha da yakıcı oluverir... uyuyamazsınız geceleri de söylenmiş bir kaç yalan kıpkırmızı takılır boğazınıza...

    ama yine havada tutar sizi arkadaşlar... yere tam çarpacakken altınıza serilmiş bir hamak gibi... havada kalıp sallanırsınız, bir sağa bir sola... karakterinizdir aslında gidip gelen... bir süre devinim halinde olacaktır da, yine merkezde bir yerde duracaktır işte... sarıp sarmalar arkadaşlarınız sizi, kucaklar. bilirsiniz ki siz tutunmasanız da bir şeyler size tutunuyor... ve bu yakalanma hali iç içe geçmişliğin ve güvenliğin ta kendisi...

    bu hafta bir arkadaşımı kaybedebilirdim. sürüden ayrılan bir kurttu o. sürünün en güzellerinden hem de.. en sevilenlerinden... ama hamak çekildi altından işte.. hamağı oluşturanlar mı çekildi, o mu koştu ve uzaklaştı o hamaktan tartışma konusudur da tartışılmaz...

    şimdi yaşamıyor olabilirdi... ama yer çarpmasına rağmen kırıkları iyileştirmeye gidebildi arkadaşlar... çünkü o hamak ne kadar uzak olsa da, kuracakları olduğu sürece bir yerden yakalarlar insanı... kaçılsa da, anlamasalar da, yalan söylense de ya da içten içe kızılsa da... bir çok hata yapılır.

    ama arkadaşlar iyidir işte.

    bir klişenin ya da boş gözüken bardağın yakından dolu olması hali ama arkadaşlar iyidir...

    iyiymişiz biz arkadaşlar, her türlü kötülüğe, kötülüğümüze rağmen... iyiymiş varlığımız.

    bu yüzden ne kadar çok arkadaşımdan ses çıkıyorsa veya bir tehlike anında ne kadar fazlası etrafımdaysa biliyorum ki:

    güvendeyim.

    her zaman hepsi yanında olamaz

    ama

    arkadaşlar iyidir.
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap