378 entry daha
  • peşinden koşulan, kimi zaman kafa yorarak, kimi zaman o kafayı patlatarak mum ile aranan bir döngüsel kısırlık aslında..

    ne tesadüftür ki; genelde insanların pek depresif, pek boşlukta olduğu dönemlerde sardırdığı bir olgu ve aradığı bir cevaptır. yaşanacak günlerin azalıyor olmasından dolayı hayatı boşa geçirmeme endişesi ve hayatın tekdüzeliği karşısında "neredeyim? ne yapıyorum? nereye gidiyorum? amacım ne ?" temalı soruların büyümesinden kaynaklı bir arayıştır..

    göz ardı edilen, "hayatın anlamı" 'nın yanına "iki nokta üst üste" koyarak başlayan ve ana-baba-bacı-kardeş maaile ve insanlık tarafından kabul görebilecek bir tanımı olmasının zaten çok sıradan ve dümbelekçe olacağıdır.

    değerli okuyucu..kafana şunu sokasın :

    "hayatın anlamı nedir?" diye ağzından salyalar akarak gerzekçe bir tanım aramak saftoriklikten başka bir şey değildir..ve bu tavır asıl ve gerçek olanın "hayatı anlamlandırmak" olduğu farkedilene dek devam eder.–ki bu anlamlandırma genel geçer kabul görebilecek bir olgu olmayıp, her bireyin kendince ve kendine gore vardığı bir sonuç olacaktr.
    yani bu "anlamlandırma" prosesi veya prosesin vardığı nokta kişilerin karakter ve akıl yapılarına gore çeşitlilik arzeden bir tanımdır..

    hatta bir okuyucumuz var..dilerseniz hemen okuyucu telefonumuzu alalım, kendisini daha fazla bekletmeyelim

    + merhaba okuyucu..buyrun..
    - yazıyon da yazıyon...sen anlamlandırdın mı lan o zaman guguk kuşu ?
    + tam bir neticeye varamamakla birlikte bi kaç tezimiz var elbet..
    - o zaman meydanı boş buldun diye sıkma burda zart zart diye..palavr...dıt dıt dıt dııııııt.

    tesadüfün iğne deliği, hat tam da burada kesiliyor ve fekat okuyucunun sormaya çalıştığı noktaya parmağımızın ucuyla değersek ;
    hayatınıza anlam upload etme prosesinde, insanın kendine "mutlu olma" veya "mutlu bir yaşam sürme" yolunda bir amaç ve yön seçmesi en genel kabul edilen yöntem..
    buradaki kilit nokta ise "insanın göçüp gideceği bu diyara kendinden bir şey/bir eser" bırakmasından öte birşey değildir..

    pratikte en çok rastgelinen ve en çabuk bulunabileni aşk,aile ve çocuk üçlemesidir. kişi sevdiği kadın/erkek ile bir aile kurar ve aşklarının meyvesi ile bunu pekiştirir.. pek sık duymuşuzdur "çocuklarım için yaşıyorum" ile "onlar benim hayatımın anlamı" ortalamasındaki söylemleri. bilinçli bir seçim midir yoksa toplumsal gelenek ve insanın kodundan mesnetle oluşan inceden bir yaptırım mıdır, bu ayrı bir tartışma konusu..
    ve fekat ailesel bir kurum ile aradığını bulamayıp sıçan insan için hayatı anlamlandırmak çok daha zor olabilir..

    insanın arkasında kalıcı bir eser bırakması, belki hayatın herhangi bir alanına yepyeni bir soluk getirerek önemli bir adım atması, yani bir başka deyişle geriye kendinden bir parça bırakması hayatı anlamlandırma ve bu uğurda yaşamak adına bir başka seçim..
    genelde sanatın kollarında şekillenen bir seçim olabilir..sinema, tiyatro, resim, müzik için yaşayan ve bu uğurda ömür çürüten insanlar..hayattan aldıkları tek feedback ve manevi tatmin ürettikleri eserlerden aldıkları haz ve bunu etrafındakilerle/toplumla paylaşma üzerinedir..

    diyeceğim o’dur ki,

    "hayatın anlamını bulamadım", "hayat ne ki ?? boş boş yazşıyoruz" , "işe gidip geliyoruz..bi bok yok..hayat ne anlamsız" derken gökten zembille bir tanım beklemekten ziyade, oturunuz ve hayatınızı anlamlandırınız..
    öyle ya da böyle..
    bir şekilde..
    ama mutlaka
2933 entry daha
hesabın var mı? giriş yap