4 entry daha
  • çocukluğumda beni derin psikolojik gelgitlere uğratan olay. henüz ilkokulda falandım. telefon çaldı, ben baktım:
    ceseth- alo?
    dedem- ceseth? sen misin evladım?
    c- evet?
    d- ben süslü deden, nasılsın?
    c- kim?!?
    d- süslü deden, süslü deden.. annene ver bakayım.
    c- annneeeeeeeaaaaaaa!!! süslü dedem arıyoooooooo!!!!
    annem- kim?!?
    (şok içinde hiçbir sey söylenemeden telefon anneye verilir)

    durum tam olarak şöyleydi; dedemle daha önce görüştüysek bile ben bebek falandım herhalde, ya da hatırlamıyordum. düşünün; dedemle ilk defa konuşuyorum, yaşıtım olan herkes gibi benim de kafamda çizgi filmlerde, hikayelerde falan gördüğüm belirli bir dede kalıbı var; ak saçlı, sakallı, tonton, masal anlatan güleç bir kişi.. ama benimki çıka çıka kendisine "süslü" diyen bir adam çıkıyor. şansa bak! allahtan o zamanlar medya şu anki gibi değildi de bu laf yalnızca süslü şirin tadında bir adam canlandırdı kafamda, ama o yaştaki bir çocuk için bu bile fazla bence. bu ruh haliyle anneme telefonu verip şok içinde onun böyle bir adamla nasıl bir diyaloğa gireceğini merakla bekledim. annem de muhtemelen içinden " 'süslü dede' ne ya" diyerek merakla ahizeyi aldı, ve alır almaz kahkahayı bastı. adamcağızın adı hüsnü'ymüş meğer. sonradan dedeme "süslü dede" demeye devam ettim ama.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap