5 entry daha
  • "" ingiliz kolonilerinin yaşadığı massachusetts yakınlarında bulunan salem kasabasının önde gelen tüccarlarından, samuel parris, bir dönem barbados’la ticaret yapmış, oradan gelirken de yanında eşine ev işlerinde yardımcı olabileceklerini düşündüğü bir çift köle getirmişti; john ve tituba. özellikle kışın soğuk havalarda kızlar evin dışına çıkamıyorlar ve vakitlerinin çoğunu tituba’nın yanında geçiriyorlardı.

    o da onlara can sıkıntılarını atmaları için bir sürü vudu büyücüleri ve büyüleri içeren barbados hikayeleri anlatıyordu. onları şok edebilecek kadar ilginç ve kötü öğeler içeren bu hikayelerden etkilenmeye başlayan kızlar, çok geçmeden tituba’dan aldıkları bilgilerle kasabadaki yaşıtları olan diğer kızlarla birlikte karanlık işlerle uğraşmaya başladılar.

    ilk zamanlar bir bardak içindeki suya yumurta akı koymak suretiyle ilkel olarak oluşturdukları kristal kürelerde birbirlerinin fallarına baktılar, birbirlerinin kocalarının neye benzeyeceği konusunda yorumlar getiriyorlar ve eğleniyorlardı. ancak eğlenceli ve can sıkıntısını gideren bir oyun gibi devam eden olay, bir kabusa dönüşmeye başladı.

    1692 yılının ocak ayından sonra, kızlar sara gibi nöbetler geçirmeye, garip sesler çıkarmaya, yerlerde ve çukurlar içinde sürünmeye, acı içinde vücutlarının eğip bükmeye başladılar. kızlar, tituba’nın büyüleriyle olan ilgilerini gizlemek için mi yoksa gerçekten büyülenmiş olabileceklerinden korktuklarından mı bilinmez; kasabada o güne kadar bu tür olaylarla hiç adları geçmemiş cadıları suçladılar.

    o dönemlerde cadı büyülerinin hastalık ve ölüm sebebi olduğuna ve cadıların güçlerini şeytan’ın kendisinden aldıklarına inanılırdı. bu sebeple bu acılar içindeki masum görünüşlü kızların acılarının sona erdirilmesi için onları bu hale koyan cadıların bulunmasına karar verildi. soruşturma sırasında kendi yaptıklarının ortaya çıkmasından korkan kızlar bazı isimler vermeye başladılar.

    soruşturmadan hemen önce, mary’nin teyzesi cadıları bulmak için büyüden yararlanmak istedi ve tituba’ya tarifi eski ingiliz reçetelerinden alınan bir cadı pastası yapmasını emretti. çavdar ve büyülenmiş kızların çişleriyle yapılacak olan pasta, bir köpeğe yedirilecekti. sonrasında da köpek ya çıldıracaktı ya da gidip yeni sahibi olan cadıyı bulacaktı. parris, şeytan’dan kurtulmak için şeytan’dan fayda bekleyen bu kadına çok kızmıştı, fakat artık olanlar olmuştu. parris kilisede; “aramızda şeytan geziniyor, öfkesi yıkıcı ve korkunç olacak ve en kötüsü ne zaman susturulabileceğini ancak ve ancak tanrı bilir” diye konuşma yaptı.

    ilk suçlananlar; tituba, kocasının yokluğu zamanında ailesiyle tek başına kalan sarah good ve uşağı ile evlenmeden aynı evde nikahsız yaşayan yaşlı kadın sarah osborne oldular ve bu üç kadın hemen tutuklanarak mahkemeye çıkarıldılar. kadınların sorguları esnasında ise küçük kızlar (cadılar) sara nöbetleri geçirmeye başladılar ve cadıların hayaletlerinin mahkeme salonunda dolaştıklarını, onlara; saldırıp tırnakladıklarını, ısırdıklarını söylediler. mahkeme heyeti tarafından bunları yaptırmamaları konusunda uyarı alan sarah good ve sarah osborne masum olduklarını ve olaylarla bir ilgileri olmadıklarını yinelediler. cadı pastası olayından bu yana sürekli olarak parris’ten dayak yiyen ve küçük kızlara anlattığı hikayelerin ortaya çıkmasındna korkan tituba, cadı olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı. kendisini kurtarmak için ise; kapkara bir köpeğin onu tehdit ettiğini ve kızlara işkence yapması için zorladığını, biri kırmızı diğeri siyah iki kedininde onu emri altına almış olduğunu söyledi. ayrıca geceleri her iki sarah ve onların hayvanları ile birlikte cadı toplantılarına uçarak gittiklerini anlattı. bununla birlikte onu evvelki gece küçük ann’iye saldırmak için zorladıklarını söyledi. bu itiraflar sırasında “bir evvelki gece cadılar benim kafamı kesmeye çalıştılar” diyerek bağırdı ann. bunun üzerine küçük ann’iden de tasdik gelince kadınların üçünün de cadı olduklarına kesinlik getirildi.

    tituba ölüme gideceğini anlayınca esas büyük darbeyi salem kasabasına indirmeye karar verdi ve cadıların üç kişiyle sınırlı olmadığını açıkladı. ona göre salem’de 6-7 kişilik bir cadı grubu vardı ve bu grup uzun boylu, beyaz saçlı ve hep siyah cübbeler giyen gizemli bir adam tarafından yönetiliyordu. sonraki günlerdeki sorgularında tituba siyahlar içindeki bu adamın gelip kendisine defalarca şeytan’ın defterini imzalatmaya çalışmıştı ve o arada defterde salem’de yaşayan 9 kişiye ait imzayı gördüğünü anlattı. kızların üzerinden hayaletleri çekmesi için uyarılan kadınlardan yaşlı olan sarah osborne ağır zincirlere dayanamadı ve öldü. bu dava içindeki ilk ölümdü. böylece ilk iki cadı boston hapishanesine gönderilirken mahkeme heyeti diğer cadıların peşine düşmeye karar verdi.

    kasabada yaşayan cadı grubunun haberini alan mahkeme kızları daha fazla isim vermeleri için zorlayınca, ann jr. daha önceden intikam duygusuyla dolu olan annesininde zoruyla kasabanın kongre üyelerinden birisinin karısı olan martha corey’i suçladı. martha küçük ann’iyi bu saçma suçlamadan vazgeçirmek için onu ailesinin yanında ziyarete gitti. ancak ann korkunç nöbetler geçirmeye başladı ve onun hayaletinin bir adamı kazan içinde pişirirken gördüğünü söyledi. kızlardan mercy ise, başka cadılarında ona katıldığını ve kendisini şeytan’ın defterini imzalaması için zorladıklarını anlattı. marta corey mahkemede kendisini savunurken oldukça başarılı idi. ne var ki kızlar onun savunması sırasında derin acılar içindeydiler ve mahkemeye ısırık izlerini gösteriyorlardı. kasaba heyetinden olan kocası bile onu itiraf etmesi için zorlamıştı.
    böylece küçük kızlar kendi aralarında bir oto kontrol mekanizmasını oluşturdular. ya cadı olarak birilerini suçlamak zorundaydılar ya da kendileri cadı olarak suçlanacaklardı. mary ile martha’nın kocası olan giles, uzun yıllardır salem kasabasında yaşayan ve sansasyonel partiler veren bridget bishotl ve zaten aklı yerinde olmayan ve cadı suçlamasını seve seve kabul eden abegail hobes’ta tutuklandılar.nisan ayında mahkeme, bu aklı bozuk kadının suçlamalarına dayanarak kasabadan 9 kişiyi daha tutukladı.artık mahkemeye sanık olarak sadece salem kasabasındakiler değil komşu kasabadakiler bile çağrılır hale gelmişti olaylar. sanıklar sürekli iddiaları reddediyor, kızlar ise ısrarla nöbet ve çığlık krizleri ile birlikte onları suçlamaya devam ediyorlardı.

    olaylar çok kısa süre içinde gelişiyordu. nisan ayının sonuna gelindiğinde ise 6 cadı daha tutuklandı. artık sanıklar ve hikayeleri o kadar çok artmıştı ki herkes olayın başlangıcını bile unutmaya başlıyordu neredeyse. 1692 yılı mayıs ayının sonu geldiğinde küçük kızların suçlamaları yüzünden hapiste ve sorguda olmak üzere neredeyse 95-100 kişi kadar tutuklanmıştı. masum kızlar önlerinde hiçbir engel tanımıyorlardı. bu hayalet görme olayları mahkeme heyetince de çeşitli uzun tartışmalara konu oldu ve sonuç olarak bunların tam bir delil teşkil edilemeyeceğine karar verildi ve başka güvenilir yollar aramaya başladılar.
    bu arada mahkeme sırasında ilginç bir lanet olayı da oldu. mahkeme başladığından beri cadı avcısı olarak bulunan peder noyes sarah good’u itiraf etmeye zorluyordu. fakat sarah kendisine “ben senin bir büyücü olduğundan daha fazla cadı değilim. eğer sen şimdi canımı alırsan, bir gün yüce tanrı sana içmen için bolca kan verecek” diye haykırdı. peder noyes olaylardan yaklaşık 25 yıl sonra büyük bir iç kanama geçirdi ve öldü.

    ağustos ayına gelindiğinde 4 kişi daha darağacında sallandı. peder burroughs ise tam asılmadan önce yüksek sesle dua ederek izleyenler ve halkın arasında söylentilere neden oldu. çünkü o zamanki inanışlara göre şeytan ya da onun uşakları dua edemezlerdi. eylül ayında ise aynı tepedeki mezarlara 8 kişi daha gönderildi.o dönemde kimse tarafından tam olarak bilinmese bile bunlar son idamlardı. kızların suçlamaları tam bir histeri krizi durumuna ulaşmıştı ve en sonunda mahkeme heyeti başkanı phips’in karısını bile cadılıkla suçladılar.unun sonrasında 29 ekim tarihinde phisp mahkemeyi dağıttı, fakat hapishaneler cadılarla doluydu.olayların sonuna doğru kızların gördüğü hayaletler mahkemece delil olarak kabul edilmeyince suçlamaların büyük bir kısmı düşmüş oldu.

    en son davaya ise mayıs 1693 yılında bakıldı ve kalan diğer tüm sanıklar suçsuz bulundu. böylece kabus artık sona eriyordu. aslında olayların başlamasına sebep olduğuna inanılan tituba serbest bırakıldı ve mahkeme masraflarının karşılanabilmesi için bir köle tacirine satıldı.o dönemlerde yaşanan olaylar bu güne kadar video film piyasalarında bulunan bir çok filme konu olmuştur ve hala salem kasabasına bir çok turist çekiyor. cadıların gömüldükleri o sığ mezarların bulunduğu tepe aslında çoktan yüksek binalarla kaplanmış durumda ama söylentilere göre hala asılanların hayaletleri ortalıklarda.""

    (bkz: https://onedio.com/…e-salem-cadi-mahkemeleri-556504)
hesabın var mı? giriş yap