2191 entry daha
  • bugün birisi ingiltere hakkında yazdıkları ile debe'ye girmiş. ingiltere'nin sahip olduğu gücün nereden geldiğini anlayamadığını kendi yaşamından tecrübeleri ile örneklendirmiş.
    (bkz: #134878627)

    ama aslında ingiltere'nin gücünün nereden geldiğini anlatmış ama bir ortadoğulu kafasına sahip olduğundan olsa gerek bu yaptığının farkında bile değil. onu debe'ye sokanlar da aynı kafada demek ki.

    neymiş evine internet bağlatacakmış, teknisyen gelmiş, direkten kablo çekmesi gerektiği ortaya çıkmış, ama merdivene çıkma eğitimi olmadığı için ben yapamam demiş ve gitmiş.

    aslında teknisyenin ne yapması gerekiyordu? yetkisi, eğitimi veya bilgisi olmamasına rağmen o merdivene çıkıp işi halletmeliydi değil mi? merdivene çıkmak ne kadar zor olabilir ki? sonuçta 5 dakikalık iş... gerekirse düşşün, sakat kalsın veya gebersin ama onun işi görülsün değil mi?

    sonra aramış, tamam sepetli vinç gönderelim demişler, göndermişler ama bu sefer de park etmiş araçlar yüzünden iş tamamlanamamış.

    aslında teknisyenin ne yapması gerekiyordu? arabaların üstünden sepetli vince çıkıp işi yapmalıydı değil mi? sonuçta 5 dakikalık iş... gerekirse oradaki arabaların üstüne düşsün, elinden aletlerini arabaların üstüne düşürsün ama onun işi görülsün değil mi?

    sonra bu havadan kablo çekme işinden bıkıp tamam ulan yer altında kablo çeken şirkete gideyim demiş. ama bu sefer de belediyeden kazı izni, şu bu derken 4 hafta sonraya randevu vermişler.

    ama ne yapmaları gerekiyordu? hemen gelip kazmaları lazım değil mi? sonuçta 1-2 metrelik kazı... yarım saatlik iş... yani adamlar gelip kafalarına göre kablo geçirecekleri yeri kazsın, gerekirse o kazı sırasında yer altındaki başka kablolar veya borular zarar görsün ama onun işi görülsün...

    aslında adam kurallara uyulmasından, izin almadan iş yapılmamasından, insanların insiyatif kullanmamasından veya işi görülsün diye işlerin aceleye getirilmemesinden rahatsız olduğunu anlatmış. tam ortadoğu kafası...

    adamlar planlı iş yapıyor. o hafta işe başlamadan nereye gidecekleri belli. hadi bakalım saldırın diye güne başlamıyorlar. araya iş almıyorlar. teknisyenler akşam 5 olunca mesaisini bitirip evine gidiyor. türkiye'deki gibi sabahın köründen gece yarılarına kadar koşuşturmuyor. bugün şu kadar işi yapamadın, bu kadar işi bitiremedin diye ceza yemiyor, maaşı kesilmiyor, patronundan laf, söz yemiyor.

    işte tam da bu sebeplerden dolayı adamlar süper güç. basit bile olsa kimse üstüne vazife olmayan işe karışmıyor, kurallara uyuyor, insiyatif almıyor, 5 dakikalık iş ne olacak diye düşünmüyor, işleri organize yapıp sıraya koyuyor, çalışanın hakları, çalışma süresi ve sağlığı düşünülüyor. burada yasal zorunluluk veya yangın, kaza vs gibi acil bir durum yoksa hemen, yarın, çabuk, acele, şimdi diye bir şey yok.

    mesela ben de akşam 5'ten sonra işle ilgili e-posta göndermiyorum. hoş bana da gelmiyor zaten. e-posta yazınca da hemen aynı gün cevap beklemiyorum. en az 1 hafta sonra cevap gelecekmiş gibi planımı yapıyorum. ayrıca kimse beni hemen bugün cevap ver diye sıkıştırmıyor, sıkıştırsa da başka işim varsa araya almam zaten. hatta bazen işi verilen süreden erken bitiriyorum veya hemen yapma imkanım var, yapmıyorum, hemen göndermiyorum alışmasın ibneler diye.

    bakın burada anlayacağım tek eleştiri "ben nereden bileyim prosedurü" olabilir. ben ne bilirim merdiveni, kazı işini veya sepetli vincin çalışma şeklini diyebilirsin. bunlar teknik detay diyebilirsin. haklısın da. ama işte prosedüru bilmeyince de böyle sik gibi ortada kalırsın. bazen sormak ve araştırmak gerekiyor. veya işte böyle sike sike öğretirler. vatandaş olarak senin görevin de prosedürü bilmek. telefondaki dallama sormasa bile senin kabloyu nereden çekeceksiniz vs diye sorman gerekiyor. çünkü belki komşun o kablodan rahatsız olacak, onu da düşünmen lazım. ya da ben bilmiyorum, keşif için birini gönderin diyeceksin.

    sonuçta burada işler yavaş yürüyor, kişilere değil, kurallara bağlı bir akış var. kimse insiyatif almıyor ve herkes en az iki üç hafta sonra yapacağı iş için planlama yapıyor. sen de bunu bilip buna göre hareket edeceksin. hele işin içinde resmi kurum vs varsa en az 1 ay önceden hazırlıklara başlayacaksın, detaylara bakacaksın, kuralları kanunları araştıracaksın, bilmen gerekeni bileceksin... çünkü burada kimse senin yerine iş yapmaz, senin yerine düşünmez, senin için kolunu bile kıpırdatmaz. kimse "tamam halladeriz abicim, bir yolu bulunur nasılsa" demez.

    mesela bizim eve de bağladılar internet. hoş adamlar sordu ama sormasa da ben anlatırdım. kablolar nereden geliyor, dağıtım nasıl yapılıyor, evin içinde kablo çekmek lazım mı, kaç metre kablo lazım, kabloyu nasıl gizleyecekler, merdivenle bir yere çıkılacak mı, yoksa kazı mı yapmak lazım, daha önceki bağlantı kabloları kullanılabilir mi, bu adamlar arabalarını buraya yakın bir yere park edebilir mi, park sorunu var mı vs yani her detayı konuştuk. hatta o sıralar covid muhabbeti de vardı. evde kaç kişi olacak, işte evi havalandırmak lazım, gelecek kişi eve girerken ayakkabılarını çıkarmayacak ama galoş giyecek, maske takacak vs her boku tek tek konuştuk. sonra adam dediği saatte geldi, işini yaptı ve gitti.

    ulan adam kazı yapılacak diyor daha bu tür işler için belediyeden izin alınmadan tek adım atılmayacağından haberi yok. sonra çıkmış bunlar nasıl süper güç anlamıyorum diyor. işte tam da bunun için adamlar süper güç.

    ama diyelim ki bu iş bilmezlik yüzünden zarara uğradın, adamlar böyle yapacağız dedi ama sonra dedikleri gibi yapmadı... o zaman da hakkın ararsın. yani mesela önce 2 hafta sonraya randevu verip sonra "aaaa kazı izni almamız lazım, 4 hafta sonra geleceğiz" dedilerse hakkını arayacaksın. yani diyeceksin ki "siz önce 2 hafta sonra dediniz, ama sonra 4 hafta oldu, ben bu yüzden 2 hafta fazladan mobil data kullanmak zorunda kaldım, şu kadar ek masrafım oldu, zararım bu, alın bunlar da faturalarım, fişlerim, zararımı karşılayın" diyeceksin. onlar da zararını karşılayacak. bu kadar basit.

    ama ortadoğu kafası işte anlamıyor bunları.
1446 entry daha
hesabın var mı? giriş yap