2127 entry daha
  • baş kahramanı dedem olan hikayedir. dedem iyiydi, hoştu ama parayı çok severdi. küçük bi defteri cebinde taşır, simit alsa, tuvalete gidip 1 lira verse yazardı rahmetli. bir keresinde tavlada bana yenilmiş, yenilme cezası olarak bana en pahalı ve güzel çikolatayı almaya söz vermişken ülker çikolatalı gofret almıştır. ama en efsanesi bu değil elbette. dedem zamanında almanya'da çalışıyormuş. klasik almancı tavrı ile maaile ( anneannem, dedem, annem ve teyzem ) arabaya doluşup türkiye'ye tatile gelmeye karar vermişler. 1970'lerde pek güvenli olmayan, romanya, bulgaristan gibi doğu avrupa ülkelerinden birinde arabaları bozuluyor. eski zaman işte, öyle çat diye birini bulup yaptıramıyorlar da. hiçliğin içinde bir yerde öyle kalıyorlar. 2 tane çocuk var arabada tabi. önce arabadaki yenebilir erzakları tüketiyorlar, sonra bakıyorlar olacak gibi değil yürümeye, medeniyete ulaşmaya karar veriyorlar. kısa bir süre yürüdükten sonra bir araba duruyor yanlarında. arabada oralı bir aile var. birbirlerinin dilini konuşamasalar da, aile durumu anlıyor ve bizimkileri evine götürüyor. arabayı tamir ettirecek birini arıyorlar ama verilen fiyatlar dedeme yüksek geldiği için 10 gün kadar bu ailenin yanında kalıyorlar. bu esnada anneannem her gün soruyor : " bak, süleyman, paran varsa ver, yaptır şu arabayı, milletin evinde kalıyoruz, çoluk çocuk perişan olduk. sen ver parayı ben sonra yerine koyacağım, söz." diye. dedemde 2 hafta tık yok. en sonunda, anneannem çıldırıp dedemin ceplerini, cüzdanını karıştırıyor ve pasaportun arasına sıkıştırılmış yüklü miktar parayı buluyor. bu esnada çocuklar perişan, acayip kilo vermişler tabi. cimrilik yapıp harcamadığı paranın mislini vitamin, ilaç, hastaneye veriyorlar.
384 entry daha
hesabın var mı? giriş yap