3 entry daha
  • roma iktisadi anlamda pek çok zorluğu sırtlamak zorunda kalsa da, üçüncü yüzyıl krizi yıkıcı sonuçlar doğurmuş, imparatorluk tetrarşi ile yönetilmeye başlanmış ve ara dönemde özellikle doğu asya vilayetleri defalarca aç insanlar tarafından yağmalanmıştır. tarihsel kanıtlar aizanoi dahil, antakya gibi merkezlerin işsiz, aç insanlar tarafından yıkıldığını belgelemektedir.

    imparatorluğun bedeli olarak, taç giyen soyluların devlet yardımı ile beslediği alt tabaka ceaser döneminde 400 binli sayılardan toprak reformu ile birlikte 20 binli sayılara kadar düşürülmüş, ekmek başta tahıl yardımı yapılan insan sayısı augustus döneminde yeniden çeyrek milyon seviyelerine ulaşmıştır. yine augustus döneminde 3 denarius karşılığında alınabilen buğdayın 249 yılına geldiği zaman 16.9 denarius, 295 yılında ise 300 denariusa çıktığı bilinmektedir.

    212 yılında caracalla fermanı ile tüm roma eyaletlerinde yaşayan insanlara vatandaşlık verilmesi (cermen boyları ve sınırda yaşayan barbar kavimler dahil edilmemiştir) ilkin büyük bir sevinç dalgası yaratmış, sonrasında devletin iktisadi anlamda dar boğazını aşmak için yeni vatandaşlara dayattığı yüzde yüze varan vergilerin ödenme zorluğu büyük bir ekonomik krizi de beraberinde getirmiştir.

    krizin müsebbibi olarak roma tarihçilerinin büyük bir çoğunluğu septimus severius hanedanını görmekle birlikte, severius döneminde imparator yardımı alan insanların sayısının yarım milyonu geçtiği, yine bu dönemde afrika kökenleri dolayısıyla severius hanedanın yaşadığı paranoyayı bu çapulcu ve güç kullanmaktan çekinmeyen insanları doyurarak endişelerini azaltmaya çalıştıkları gözlemlenebilir. tarihte görülmemiş biçimde ilk defa devlet yardımı alan insanlara, et, şarap, fiyatı altınla yarışan tuz ve giyecek elbise ve mendil dağıtılmış, roma ordularının fetih politikasının eskisi kadar başarılı olmaması devleti hiç olmadığı kadar zor durumlara düşürmüştür. yine kriz zamanlarında varlıklı ve asil ailelerin bitmeyen parfüm, egzotik meyve ve ipek iştahının toplumu kutuplaştırması da es geçilmemesi gereken konuların başında gelmektedir.

    caracalla'nın harran'da bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra artan huzursuzluk ardıllarının tahtta kalma sürelerini kısaltmış, ekonomik tedbirler, ölüm cezaları. tüm vatandaşların bir loncaya dahil olarak çalışmaya zorlanması, altın paranın çok büyük çoğunluğunun lüks tüketim ihracı dolayısıyla artık bulunmaması gibi sonuçları doğurmuş tarihte ilk defa çürük para ve sağlam para tabirleri kullanılmaya başlanmıştır. 294 yılında darb edilen gümüş paralarda ki gümüş oranı sadece % 4 geriye kalan bölüm ise bakır kıtlığı dolayısıyla kalay olarak döküldüğü için paranın biraz sertçe sıkılması anında kırılmaları da beraberinde getirmiştir. yine aynı dönemlerde devletin acil para politikası olarak darb ettiği tunç paralar gram olarak birbirini tutmamış, roma vatandaşları ölümü göze alarak işe gitmemeye başlamış, değiş tokuş ekonomisi yaygınlaşmıştır. bu sefalet dönemleri, altın paranın neredeyse hiç olmaması insanları atalarının mezar anıtlarını soymaya itmiş, küçük toprak sahipleri büyük ve güçlü ailelere topraklarını bağışlayarak can güvenliklerini temin etmeye çalışmıştır.

    i.s 301 yılında, bir kölenin oğlu olarak dünyaya gelen, en büyük tutkusu lahana ekmek olan hırslı diocletianus taban fiyat uygulamasına geçmek zorunda kalmış. imparatorluğun belirlediği fiyatların üstünde satış yapanların anında öldürüleceği duyurulmuştur. taban fiyat uygulaması bütün roma kentlerinin forumlarına sütunlar halinde dikilmiş, elbette bu fecaat uygulama konulur konulmaz yerini kara borsaya bırakarak binlerce roma yurttaşının canına mal olmuştur. günümüzde bu fiyat taban uygulamasının her roma kentine dikilen sütunlarının en korunmuş hali aizanoi kentinde görülebilir. uygulamanın baştan belli olan sonuçları sonrası halkın nefretini bir başka yere kanalize etmek isteyen imparator fecaat fermanından sonra, önceki imparatorların yapmış olduğu mal satan esnafı kötülemek yerine, dine aykırı tutum geliştirmekle suçladığı hristiyanların ibadethane ve mülklerinin yağmalanması, öncesinde birazcık nefes almış hristiyan topluluklarının yok edilmesinin önünü açmıştır.

    son söz. yine buna benzer uygulamaların arefesinde, tarihsel olayların geçmişten günümüze değişmeden gelebilmesi insan soyunun bitmeyen büyük aptallığının kanıtı niteliğindedir.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap