26 entry daha
  • kendisiyle ilgili "hz ömer bir gün ..." ile başlayan anlatılagelenlerden biri de şu şekilde;

    hz ömer bir gün, vakitlerden birinin yaklaştığı sırada namaz kılacak yer aranırken, kendisine yaklaşan bir rahip, papaz, psikopos ya da herhangi bir hristiyan din temsicisi hz ömer'i namaz kılması için kiliseye davet eder, ancak ömer bunu kabul etmez. teklifi geri çevrilen papaz efendi ya ömer der, hani der, her yerde kılardınız der, ya der, n'aber der. hz ömer de kılmasına kılarım da sizin iyiliğiniz için kılmıyorum der. "çünkü eğer kilisenizde namaz kılarsam, müslümanlar ben öldükten sonra kilisenize kendi açılarından kutsallık atfederek kilisenizi elinizden almaya kalkabilirler" diyerek sakin ve dingin yoluna devam eder.

    şimdi merak ettiğim nokta şu; tarihte herkes nasıl konuşması gerekiyorsa öyle konuşmak mı zorunda? kişiler değişiyor ama hikaye kurgusu hep aynı kalıyor. bu kurguda, başroldeki insan hazırcevaplıktan olsun, analitik zekadan olsun, şöyle adamlıktan, böyle ulvilikten olsun zaten mutlak surette nemalanıyor. ancak olayın can alıcı noktası içeriye iyi kesecek bir çizgi adamından geçiyor. gerçekte ise zor böyle adamlar bulması. istediğiniz kadar kafanızda muhabbetti kurgulayın, ben bunu deyince herifin biri de şunu diyerek atlayacak, işte hemen ertesinde ortamda voleyi vuracağım diyerek elinizi ovuşturun, kafanızdakine yardım ve yataklık edecek o adam çıkmıyor işte aralarından. yalnız denildiğine göre bekleniyor, o kadarını diyeyim.
169 entry daha
hesabın var mı? giriş yap