5 entry daha
  • dün yayınlanan ısırmalı yalamalı yazısını okduğumda akl-ı selim sahibi pek çok insan gibi sinirlerimi bozan yazıcı. ancak bu sinir durumu uzun sürmedi. sert ve büyük büyük sözler savuran serdar bey'in içinde ergen bir çocuk saflığı olduğunu görmemle beraber siniri bir köşeye bıraktım. hem duygusal hem de bilgisel olarak ergen bir çocuk serdar arseven. ergen bir çocuğun etkilenebileceği tavırlardan etkileniyor ki kendisi de diğerlerini etkilemek için bu tavırlara başvuruyor. ergen bir çocuğun yaşı itibariyle erişebileceği bilgi birikimine sahip olduğu için de cesaretli. kimse ergen bir çocuğa cahil olduğu için ters bakmamalı bence. cehaletini ortadan kaldıracak birikime sahip olabilmesi gerekli zamana sahip olamamıştır ama serdar bey bu zamana bolca sahipti ve bu zamanı allah bilir nelere sarf etti.

    ısırmalı yalamalı yazıda islamcıların/dincilerin içlerinden kusmasını dileyip de türlü ayak oyunlarıyla yapmadıkları itirafları gördüm. adam hem subjektifim hem de ahlaklıyım diyor yahu. daha ne olsun.

    yazıda deniz feneri'ni savunma şakline bakın. efendim deniz feneri yöneticileri ve bülent arınç serdar arseven'in beğendiği görüşe mensuplarmış. bülent arınç yıllardır meclis'te olduğu halde 102.000 ytl'ye bir audi alamıyormuş. bu da herhangi bir kötü yola sapmadığının kanıtıymış. ee deniz feneri?? işte deniz feneri yöneticileri de bülent arınç'la aynı görüşe mensup ya... ben onu bunu bilmem arkadaş, bu deniz feneri yöneticileri ile bülent arınç'ı aynı kefede değerlendiririm bundan sonra. ya da serdar arseven tükürdüğünü ısırır. nasıl bir mentalite bu. şimdi ben serdar arseven'deki mantık yoksunluğundan, yobazlık katsayısından hareketle tüm dinci/islamcı kitleyi eleştirsem kendi görüşüne göre doğru olacak demek.

    şimdi bir alıntı yapalım:

    "kesin çizgilerim vardır;

    ve “çifte standart”larım!..

    bu “çifte standart” nasıl mı işler?..

    basit; itham müslüman’a yönelmişse; “iftira olduğu önyargısından” hareketle çıkarım yola...

    “kafir”e yönelmişse;

    “doğru olabileceği” önyargısından!.."

    (http://www.haksozhaber.net/…icle_detail.php?id=7292)

    zaten yazı kendi kendisini edebileceği kadar rezil ediyor, üzerine bir şey söylemeye gerek yok. ama bir alıntı daha:

    "çünkü gazeteciliğin önde gelen şartı, bağımsız olabilmektir. sizin yaptığınız haber çeşitli kaygılardan dolayı girmeyecekse, önünüz çeşitli kaygılardan dolayı kesilecekse, etikette gazetecilik yapıyor gözükseniz de yaptığınız gazetecilik değildir. ya tetikçiliktir ya da reklam verenlerin hoşlarına gitmektir."

    ben olsam aradaki derin çelişkiye bakarak iki söz öbeğinin de aynı insan tarafından söylenmiş olabileceğine inanmazdım ama aşağıdaki linke bakarsanız hemen görebilirsiniz. bir insan önyargılarından kurtulmadan nasıl bağımsız olabilir??? anlayan beri gelsin.

    (http://www.turktime.com/…ult.asp?page=haber&id=3825)

    yukarıda linkini verdiğim röportajda şöyle iki cümle de kurabilmiş: "zaman gazetesi bir cemaatle çok yakın ilişkisinden dolayı çok farklı sorumluluklar hissediyor. yaptığı her haberin türkiye’yi ilgilendirdiği kadar yakın olduğu cemaati de ilgilendirdiğini düşünüyor." zaman cemaatinin sorumluluğu adına yayın yapınca sorun yok, vakit gazetesinden biraz kötü olsa da türkiye'nin yine en iyi gazetelerinden biri. ama birileri, mesela ahmet hakan aydın doğan'ı, ertuğrul özkök'ü memnun etme sorumluluğunu taşıdığında tu kaka. halbuki bu heriflerin hepsinin tıyneti aynı, hepsi de birilerini memnun etmeye çalışırken bir yandan da bağımsız olduklarını iddia ediyorlar ama hepsi de bir yerlerle ilişki içerisinde. aralarındaki tek fark bakış açıları.

    değmeyecek bir insan için daha fazla yazmamak lazım. herkese akıl sağlığı dilerim.
262 entry daha
hesabın var mı? giriş yap