• benim bu. haftanın en kötü entrysini yazmayı göze alarak itiraf ediyorum bu gerçeği. sayıları minyonlarla ifade edilebilecek arkamdaki kitlenin uğultusunu duyar gibiyim. sessiz kalabalığın sesi ol diyorlar bana. onların da asıl niyetini bilmiyor değilim, acımasız gladyatörlerin önüne atılan aslan misali duyacağım muhahaha nihahaha yeh yeh yeh seslerini.

    kedi nedir?

    özünde yiyip yiyip sıçan, insan dahil hiç bir canlının boyunduruğuna girmeyen, "of canım sıkıldı şu adamın yanına gidiyim de sevsin beni" diyen, afrası tafrası yüzünden mısır piramitleri dahil her yerde adından söz ettiren, kadınların kedilere karşı zaafını bilip nuri alço vari bir tavırla bu zaafı çıkarları doğrultusunda kullanan adamların vazgeçemediği, her fotoğrafının altına "yirim" yorumları yapılan, keyfi yokken sevmeye kalktığınızda mıncırmaktan geri durmayan ve en önemlisi çağırıldığı zaman gelmeyen hayvan değil de nedir?

    bu sayılan kriterlere bir yere kadar göz yumulsa da, insanı çileden çıkaran şey ev sahibinin kedisinin yanında misafirin gavur parasınlan 10 para etmemesi halidir. evin devamlı sakinleri arasında şu tarz konuşmalar geçmesi kaçılmazdır.

    "yoldan geldin, yemek falan yedin mi? açsan yengen 2 dakkada bişeyler hazırlıyıversin, bak açsan söyle yabancı yabancı durma" diyeceğine;
    "kedinin mamasını verdiniz mi? hayvan geziyo aç galiba"

    "çay, kahve ne içersin? hava sıcak istersen soğuk bişiyler getiriyim"
    diyeceğine;
    "sen biraz televizyona bak, ben şu kedinin kumunu değiştireyim"

    bu esnada misafir de boş durmaz kendi kendine beyin fırtınası yapar ve "bunların bizimle ilgileneceği yok, şu kediyle biraz ilgileniyim belki ordan nemalanırım" diye düşünerek harekete geçer."ne kadar sevimli", "adı ne?", "kaç yaşında bu" giriş cümlelerinden sonra kediye ilk hamlesini yapar "pisi pisi pisi, gel kızım/oğlum" 2 tekrar, 5 tekrar, 10 tekrar işe yaramaz kedinin yapacağı en büyük hareket kafasını kaldırıp kim lan bu angut garip garip sesler çıkarıyo kıllandırıyo beni şurda bi uyutmadı .mına koyim der gibi bakıp vurup kafayı yatmaktan ibarettir.

    son ve öldürücü darbe kedinin kendisinden gelir. saatler ilerlemiş bir kaç gün önce gelen misafirlerin elimiz boş götümüz yaş gitmeyelim diyerekten aldıkları bayatlamış kuru pastaların yanında ılık suyla yapılmış tang ikram edilmiştir. bu andan itibaren o en asil duygunun hayvanı, puştun önde gideni olmuştur. bacaklarının arasından geçmeler mi dersin. koltuğun üstüne çıkıp sırtını aralatıp koltukla arasından geçmek mi dersin, annesinden mama bekleyen bebeğin bakışlarını atmak mı dersin. hepsini yapar bu hayvan bayat bir kuru pasta uğruna.

    "ne oldu? nerde kaldı senin artisliğin, bir kuru pasta görünce hemen yavşadın bakıyorum, vermesem sabaha kadar dolanırsın dimi etrafımda it herif, şeytan diyo hazır ayağımın dibindeyken tepikle gitsin" babında "ay şuna bak karnı acıktı sanırım versem sorun olur mu?" dersin evsahibinin atacağı dayak korkusuyla.

    not : hayvanseverim.

    zamanının ötesinden edit : sevmiyorum ne var!!1!

    gerçek edit : üstad umut sarıkayanın böyle bir yazısı vardı. ben ondan çalmışım uyarı gelince ben de hatırladım. esinlendim diyelim.
46 entry daha
hesabın var mı? giriş yap