9 entry daha
  • tüylerimi diken diken eden oyuncak.

    pek her gördüğü için tutturan bir çocuk değildim. yüzlerce barbie si ve onun evi, jipi, basket potası vs olan en yakın arkadaşımın oyuncaklarından çok hoşlanırdım, ama zaten sık sık beraber oynadığımız için "bana da alııınn" diye tutturmazdım. pek de derdim değildi doğrusu.

    ta ki o asansörlü, teraslı müthiş barbi evini arkadaşımda görene kadar...

    o gece deli gibi oynadım o evle, asansörle. ipi çekiyoruz hooop yukardalar. asansörü sabitliyoruz. sonra hooop yavaşça bırakıyoruz, aşağıdalar... şurası mutfak olsun burası yatak odası, şimdi değiştirelim orası salon olsun. saatlerce oynadık. ve aklımdan hiç çıkmadı o ev. annemlere 1-2 çıtlattım ne güzel diye ama öteye gitmedim pek. sonra bir süre kendi kendime düzayak evler yaptım halıda ama hiç onun gibi olmamıştı. asansör yoktu bir kere. zaten benim piyano çalışmam lazımdı, böyle şeylere çok vaktim yoktu. (bkz: özen veziroğlu)

    sonra bir gün okuldan geldim. annemin yüzü ışıl ışıldı, sanırım babam beni konservatuardan alıp getirmişti ki tüm aile evde ve pek mutluydu.. odama bir girdim.....

    evet o güzelim ev, hem de terasında takılıp çıkarılabilen trabzanlarıyla (öyle mi denir demirler mi denir ne denir..) ortasında kalp desenli asansörüyle ordaydı. hem de içinde bir dolap ve terasa koymak için yemek masası, sandalyeleri, tabak çanak bile vardı. ilk ergenlik adımıma kadar elimi çekmedim ondan.

    o anki kadar mutlu olduğum çok olmuştur* ama daha fazlası oldu mu, hiç zannetmiyorum...**
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap