kum ve köpük
-
diyor ki;
ben hakikati bilmiyorum.ama cehaletimin önünde tevazuyla eğiliyorum.övüncümde bundandır,kazancım da.
ekliyor;
hiçbir zaman ikinci benliğimle tam olarak uyuşamadım.bana öyle geliyor ki varlık probleminin sırrı,ikimizin arasında bir yerde.
hem de durmadan ekliyor;
erkeğin eli kadının eline dokunduğunda ikisi birlikte sonsuzluğun yüreğine dokunurlar.
bana ne zor şeyler söylüyor;
saf bir ayna olarak senin önünde durduğumda,uzun süre içime baktın ve kendi yansımanı gördün.
sonra bana ,"seni seviyorum"dedin.oysa sen,benim içimdeki kendini sevdin.
ve durmuyor;
belirli ölçü ve ağırlık kavramlarımız olmasaydı,güneşin önünde olduğu gibi,ateş böceğinin önünde de hayranlık duyardık.
ve anlatıyor;
insanların cenaze töreni,belki de meleklerin düğünüdür.
asla durmuyor;
veriyor,ama verirken verdiğin kimsenin utancını görmemek için yüzünü çeviriyorsan,o zaman gerçekten merhametlisindir.
öyle şeyler diyor ki bana fazla,bana ağır:
konuğumu eşikte durdurup dedim ki,"lütfen ayağını içeri girerken silme,dışarı çıkarken silersin"
ve ağlıyordum;
cennet hep orada duruyor,şu kapının ardında,hemen yandaki odada;ama ben kapının anahtarını yitirdim.
belki de yitirmedim,sadece farklı bir yere koydum.
inanamıyordum;
kuş tüyünde uyuyanların gördükleri düşlerin toprak üstünde uyuyanların düşlerinden daha güzel olmadığını bildiğim halde,hayatın adaletine olan inancım nasıl azalır.
ve ona hakverdim;
bugüne kadar,"sen kimsin?"diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim.
çünkü bu bendim....
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap