6 entry daha
  • the cure'un ya en kötü, ya da en iyi albümüdür. şöyle ki; birçok the cure hayranı albümün ticari kaygılarla yapıldığını ve the cure müziğinin dışına çıkıldığını savunur. öbür taraftan, ölümcül derecede hayran olmayıp the cure sevenler için bu albüm mükemmeldir. çünkü onlar the cure müziğinin tam olarak ne olduğunu bilmez, hissetmezler. hissedemedikleri için ölümcül derecede the cure hayranı değillerdir zaten.
    şahsi kanaatime gelecek olursak; the cure'u hayatımdaki en önemli 3-5 şey arasında sayan biri olarak the cure'un en iyi albümlerinden biri diyorum. her kesime hitap edebilecek şarkılar içerir, the cure dinlemeyen hatta sevmeyen biri bile oturup dinlediğinde içerisinden birkaç tane seveceği şarkı bulabilir. işte bu noktada the cure'un ileri derecede hayranları çıkıp, bu olay bize ters gibi laflar edebilirler. çünkü the cure; mutsuzluk sanılmaktadır. herkes pesimistliğin grubu sanar robert* ve tayfasını. oysa bu albümde "let's get happy" diyordur robert.* aslında robert bunu derken aksi yönde bir mesaj da veriyordur ya neyse. o cümleyi, "happy" kelimesini yakıştırmazlar robert'in o yumuşacık sesine.
    neyse, amacım eleştirmek değildi de buralara kadar geldi yazı. bence wish harikadır, kendi içinde bir numaradır. kendi içinde demezsek, en iyilerden biridir. en iyi demek haksızlıktır. the cure ne yapsa -anlayana- mükemmeldir, bu nedenle kafalar hep karışır. wild mood swings vardır, pornography vardır. three imaginary boys'un ilk heves olmasıyla bir güzelliği vardır, seventeen seconds apayrıdır, more than rare zengindir. her albümü teker teker saymayı bırakıp bence en iyisine geçeyim ben; (burdan sonrası biraz iki albüm kıyaslaması olacak) o albüm bloodflowers'dır. harika sözlerle bezenmiştir, gitar tonları ruhunuza değer, melodiler akıp gider. wish de öyledir ama bana göre wish'ten daha önde olmasının asıl nedeni "bütün" olmasıdır. bildiğimiz, tanıdığımız the cure'dur. şarkılar aynı tarzdadır. wish ise birkaç çiçekten toplanan ballardan oluşmuştur. albüm kapağında wish koyar, orası ayrı.

    sona saklayalım derken untmadan bir de şöyle bir şey var;

    (bkz: disintegration is the best album ever)
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap