9 entry daha
  • kişinin hissi münasebetlere genel bakışına, deneyimlerine ve/veya kitabı okurken içinde bulunduğu duygusal durumun niteliklerine göre ya aşk kavramına aşk objesinin ötesinde tutkunluğu ifade eden (aşka aşık olmak) ya da aşk objesinin, iki kişinin birleşmesini engelleyen tüm bireysel, sosyal, kültürel, ekonomik...v.b. engellere rağmen, kendisini her durumda mücadele etmeye değer kıldığını (boyle sevgilim olsun 250 300 milyon borcum olsun) biz fanilere gösteren yarmış aşk romanı.

    buna göre, ya armand'ı platon kafadarı, iflah olmaz bir romantik olarak kabul ederiz ya da marguerite'in, tüm kötü şöhretine rağmen, bir erkeği kendisine mutlak biçimde bağlayacak kadar eşsiz bir genç kız olduğu yargısına varırız ( '' armand'da da sike sürülecek akıl yokmuş, elin orospusuna aşık olunur mu! '' demeyiz, çünkü bu bir aşk romanı ve standart bir drama takip edermiş gibi okumamalıyız onu. ).

    nereden bakarsak bakalım, '' aşk iyi bir şeydir ''e getirir bizi ( ama kötü bir şey de olabilir, lakin kötü tarafı ondan mahrum kaldığımızda ortaya çıktığı için iyi bir şeydir son tahlilde. ). aşk denilen şey ister doğal olsun, ister kültürel veya mahalle baskısı ürünü, bir kadının (ya da bir erkeğin) uğruna müstakbel faydalardan anın büyüsü sayesinde vazgeçebiliyorsan; bir şekilde edindiğin ( marguerite'in kendi tercihleri ve zorunluluk sonucunda, armand'ın ise aileden miras edindiği ) kimliğine uygun, rasyonel hesaplar içermesi gereken ve o kimliğin sınırladığı duygusallık ölçüsünde yaşanması öngörülen hayata aykırı davranıyorsan, o kadın ( veya erkek ) ya da yaşadığın şey kutsal/iyi/yarmış/erotik/romantik..vs'dir.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap