• hans memling'in şu anda musée des beaux-arts, strasbourg'da bulunan bir tablosundaki cehennem tasvirinin göbeğindeki baş şeytanın bir nevi alayıdır bu cümle:
    http://www.wga.hu/…/m/memling/3mature4/26vani13.jpg

    alay diyorum, çünkü "cehennemde (hiçbir) kurtuluş yoktur" manasında olmakla kalmaz; latincenin inceliğinin sergilendiği bir kabusa dönüştürür tabloyu. şöyle ki, latincede in+abl. yani in + ismin -den hali kalıbı türkçedeki "içinde, (-de)", "bir yerde, arada, sırasında bulunma", "üstünde", "tarafında" manalarını verir; muhakkak bir "içe girmişlik, dahil olmuşluk" manasını içermek durumundadır. burada da görüldüğü gibi "in inferno" denmiş; yani "cehenneme, cehennemin içine" dahil olunmuş; dahillik durumu çerçevesinde kurtuluş (redemptio) hiçbir suretle yoktur (nulla est). şimdi bunu niçin incelik olarak görüyorum ona bakalım; en büyük cehennem olan google'da aradığınız vakit bu kalıba dair bir şey bulamayacaksınız; zira benim çok ama çok incelikli bulduğum bu ifadede ufak bir değişiklik yapmanız gerekecek, zira orjinalde buradaki manayı veren ifade yukarıda anlattığım gibi "in inferno" ile verilmemiş; "ex+abl." ve "ab+abl." ile yani "ex infeno" ve "ab inferno". kaynakları gözden geçirelim:

    thomas nashe'ın the unfortunate traveller and other works (p.421, penguin classics, 1972) kapsamında bir hikayesinde ("lenten stuff") geçiyor: "but i am afraid as he was troubled with the falling sickness in his lifetime, in self manner it took him in his mounting up to heaven and so ab inferno nulla redemptio, he is fallen backward into hell and they are never more like to hear of him." aynı eserin bir başka edisyonunda bu sözün kaynağını bilmediğini itiraf ediyor yayımcı veya çevirmen (the works of thomas nashe, p.453, b. blackwell, 1958). oysa görüldüğü gibi hans memling 1485 yılında bir tablosunda "in inferno nulla est redemptio" demiş durumda; yani en azından thomas nashe için de bu bir kaynak olsa gerek. ancak literatür taramalarını "ab inferno" üzerinden yaptıklarından bir sonuca ulaşamamaları gayet doğal; o yüzden "ab inferno" yani "-den sonra", "-den beri", "yanında", "yakınında" manalarını veren "ab + abl." kalıbıyla oluşmuş biçim bana kalırsa "in+abl." kalıbıyla aktarılmaya çalışılan manayı vermemekte ya da gerekli vurguyu tam yapamamakta. zira bana kalırsa aynı vurgu farklılığını türkçede de hissedebilirsiniz: "cehennemde kurtuluş / geri dönüş" ile "cehennemden kurtuluş / geri dönüş" nosyonları farklılık içerir; ilkinde cehenneme düşmüş olana dönük bir ifade vardır: yani böyle bir tabela veyahut memling'in tablosundaki gibi bir flama olduğunu kabul edelim, bunu insan okuyacaktır, çünkü onun için yazılmıştır. bu durumda içinde bulunduğu cehennemden kurtulamayacağını, bizzat içinde bulunduğu cehennemin kendisi ona söylemektedir. oysa bunu "cehennemden kurtuluş yoktur" şeklinde dile getirirsek; bu çok daha genel bir ifade olup, cehenneme düşmüş olmayı gerektirmeyecektir; bana kalırsa muhatabı her daim cehennemin içindeki insan da olmayacaktır; çünkü "a/ab+ abl." ile verilen "-den ayrılma" düşüncesi kopuşun olamayacağını gösterir; oysa "in+abl."ta oraya "aitlik", "içine girmişlik hali" vurgulanmış olur. yani in inferno'da zorunluluk statünün doğasından kaynaklanmaktadır.

    başlıktaki ifadenin değiştirildiği bir diğer ifade de "ex+abl." ile kurulmuş olan "ex inferno nulla redemptio"dur. "ex+abl.", "a+abl." gibi "-den dışarı"lığı, süre bakımından "hemen sonra"lığı, "pınardan gelme"yi, "pınardan kaynaklanma"yı gösterir; yine bir "ayrılma hali" söz konusu. buradaki örnekte yani "ex inferno nulla est redemptio" bana kalırsa "cehennemden ayrılma, imkansızdır" manası baskın çıkar. c. t. lewis'in sözlüğünde (a latin dictionary; founded on andrews'edition of freund's latin dictionary, trustees of tufts university, oxford 1879) "downward" "aşağıya doğru"luk manası da katılmış "ex+abl."a.( örn. "ex spelunca saxum in crura ejus incidisse", cicero, de fato 3, 6) bu da haliyle "cehennemden aşağı doğru gidiş/ kurtuluş/ ayrılma yoktur" gibi bir manaya da gelebilir. ancak her durumda "aşağı doğru"luk kastedilmeyebilir buradaki örnekte olduğu gibi; zira gerek homeros'un odysseia'sından, vergilius'un aeneis'inden ve dante'nin inferno'sundan cehennemin konumundaki "aşağı doğru"luğu muhakeme yeteneğinizle çıkarabilirsiniz. kastedilen "daha aşağı gidiş yoktur" olmadığına göre (ki aslında latincede infernus'un kendisinin ilk anlamı "aşağısı"dır; "aşağı dünyaya aitlik" söz konusu; hatta çoğul olarak kullanıldığında "öbür dünya" manasını verir. hıristiyanlık evvelindeki infernus olgusunu, hıristiyanlıktaki cehennem olgusunu birbirinden dikkatle ayırmak gerekir), "ex inferno" kalıbını gördüğümüzde "cehennemden dışarı"lığı anlamamız lazımdır. ama ne olursa olsun bunun da tıpkı "ab+abl." gibi "in+abl"daki "içeridelik", "dahillik", "aitlik" manasını güçlü bir vurguyla vermediğini düşünüyorum. p. wynther'in derlemiş olduğu the works of the right reverend joseph hall'da, bir konuşmada geçiyor:"ex inferno nulla redemptio, is as true as if it were canonical. father abraham tells the damned glutton in the parable, there is mega xasma, a great gulf, that bars all return. those black gates of hell are barred without by the irreversible decree of the almighty." (p.256, oxford university press 1863)

    henry smith'in dini konuşmalarından birinde, hem de "god's arrow against atheists" gibi şuh bir başlığa sahip bir konuşmada şöyle diyor: "and if any man be in hell, we know that ex inferno nulla redemptio: -from hell there is no redemption. and therefore for the dead it cannot be propitiatory, nor any thing else available; and for the living it cannot be propitiatory."(the sermons of mr. henry smith: together with a preparative to marriage, god's arrow against atheists, p.403, london 1866) burada açıkça görülüyor ki, evvela cehenneme girmiş olmak gerekiyor, bu bir şarttır. bunun için de memling gibi "in inferno" demek daha müthiş bir vurgu yapar kanaatindeyim.

    cehennemde (in inferno) bulunmak haliyle "artık hiçbir şeyin çare olmayacağını"n anlaşılmasını gerektirir. şimdi biraz da biçimin dışına çıkarak içerik olarak sözün hissettirdiklerini aktarmaya çalışayım. novum testamentum'da secundum matthaeum, 23.33'de şu soru sorulur: "serpentes, genimina viperarum, quomodo fugietis a iudicio gehennae?" türkçesi: "sizi yılanlar, engerekler soyu! cehennemin yargısından nasıl kaçacaksınız?" yine biçime gireceğim ama buna mecburum; çünkü manayı etkileyen unsur bu: a+abl -> "a iudicio gehennae fugere" yani "cehennemin yargısından kaçmak" olgusunun imkansızlığı vurgulanıyor. burada "-den kaçmak" olgusu bir retorik soruyla olumsuzlanıyor. dikkat ettiyseniz burada müthiş bir derinlik içerdiği her halinden belli olan bir kelime karşımıza dikiliyor: "gehenna". bu kelime ibrani dilindeki ge-hinnom, ge-ben-hinnom'un ve yunancadaki geenna'nın karşılığı olup fenikelilerin metal üzerinde oturan dana başlı tanrı moloch'a çocuk kurban ettiği (bunu da şöyle yapıyorlarmış: moloch heykelini ateşle kızdırıyorlar; yeteri kadar kızgın bir sıcaklığa kavuşunca da kurban edilecek çocuğu heykelin kollarına canlı canlı bırakıyorlar) kudüs yakınındaki bir vadinin (hinnom vadisi) adıdır (walter balfour, an inquiry into the scriptural import of the words sheol, hades, tartarus, and gehenna: all translated hell, in the common english version, p.111, pub. g. davidson, 1825). haliyle -rahatlıkla anlaşıldığı gibi- bizdeki cehennem kelimesinin de atasıdır. kuşkusuz gehenna'dan da kurtuluş yoktu ufak bebeler için; kuşkusuz matta inciline göre yılan soyları, kötüler için de hıristiyan cehenneminden kaçış mümkün değildi. "fugere" yani kaçmak, sorumluluk sahibi olan insanın elindedir ama sadece yaşarken... ölmüş insan yaşarken ne yapmışsa onun bedelini öder; o halde tutumlarınızı bu çaresizliğe, bu kaçınılmazlığa göre ayarlayın, pişman olacak davranışlardan kaçının, mesajı açıkça önümüze serilmiş olur.

    kuran'da da benzer ifadelere rastlıyoruz; örneğin nisa suresi 121'de "bunların varacakları yer cehennemdir. ve cehennemden kaçıp kurtulacak bir yer bulamazlar."; nahl suresi 29'da "hadi, girin cehennem kapılarından; sürekli kalacaksınız orada. gerçekten kötü yermiş kibre sapanların barınağı."; furkan suresi 65'te "ve şöyle yakarırlar: 'rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut! doğrusu, onun azabı inatçı ve yapışkandır.'"; şuara suresi 94'te "ardından onlar ve öteki azgınlar cehennemin içinde tıkılmıştır." tabi ki bu kadarla sınırlı değil cehennem kavramının geçtiği yerler kuran'da daha çok; ancak ben kaçış imkanının olmadığına vurgu yapılan yerleri ayıkladım entirimizin konusu gereği.

    sonuç olarak şunu görüyorum ki, felaket bir korkutma hazzı var; ve bu bana kalırsa kimi zaman korkutma nedeninin de önüne geçiyor. kuran'da kaf suresi 30'daki "o gün cehenneme: 'doldun mu?' deriz. o ise: 'daha yok mu?' der." veya cin suresi 15'teki "haksızlığa sapanlar ise cehenneme odun olmuşlardır." ifadelerini düşünün; ta başından beri moloch'un -veyahut o da gökten zembille inmedi ya, o da kendinden evvelki başka kültürlerdeki idollerin bir tesiri, neticesi olarak kurgulanmış bir tanrı- yani geleneğin ürküttüğü mezopotamya kökenli biz insanlar için kaçış yolunun tıkandığı başka bir ödül / ceza mekanının olduğu düşüncesinin aşılanmış olması bir bağıştır, bir lütufkarlıktır; öyle ya yaşama heyecanını duymayanlar için en azından korkarak o heyecanı hissetmek bile muhteşem bir kazanç olsa gerek! peki ya korkmadan da bu heyecanı duyabilecek kadar sağlıklı bir zihin yapısına sahip olanlar? işte onlar moloch'un kızgın kollarına kurban olarak teslim edildiklerinde, ellerindeki çekiçle onun omzunu çökertirler; böyle bir çökertme işlemi, böyle bir devrim en kızgın ateşleri bile kıskandırır kardeşlerim!

    beh.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap