şükela:  tümü | bugün
906 entry daha
  • çok iyi film.

    --- spoiler ---

    son 10-15 yıldır özellikle 80'li yıllar başta olmak üzere dönem nostaljisi yapılan çok fazla iş oldu, diziler, filmler, sosyal medya hesapları, yemek mekanları vs amiyane tabirle fazlaca ekmeğini yedi bu yılların. türkiye'nin en önemli komedyenlerinden cem yılmaz da son olarak erşan kuneri ile fazlaca 80'ler nostaljisine boğmuşken, ata demirer'den de bir 80'ler filmi görmek, ne yalan söyleyeyim başta biraz soğuttu filmden. üstüne peruk takan abartı bir karakteri de afişte görünce neredeyse beklentiyi sıfıra indirip öyle izledim filmi.

    ama görünen o ki, hiç de emsalleri ile karşılaştırılacak basma kalıp bir nostalji filmi çekilmemiş, hatta film her şeyiyle 80'lerde geçiyorum diye bağırsa bile, garip bir şekilde bursa'da bir yerlerde gidip görebileceğim insanların hikâyesini izler gibi izledim. yine emsallerinden ayrılan bir başka husus ise şu; 80'ler bugünden baktığımda acayip cırtlak renklerden oluşan cümbüş gibi bir dönem çağrışımı yapıyor bana, yani nasıl anlatayım bilmiyorum, filmlerde kullanılan renklerden bahsetmiyorum, nasıl 70'li yıllar sepya bir dönemse, 80'li yıllar da parlak mavili, cırtlak bir kırmızılı bir dönem gibi bir kodlamaya sahip kafamda, bu film de tam olarak o renk cümbüşüne sahip. tek eleştirim, ata demirer çocukluğu ya da ilk gençliğinde hatırladığı bir çok detayı filme koyarken, bir kısmını atmaya kıyamamış, bu da filmin süresini bir tık uzatmış, tempoyu düşürmese de izleme süresi açısından bir 15-20 dakika daha kısa bir film daha iyi olurdu.

    hikayesi gayet derli toplu, fazlasıyla gerçekçi, filmlerden alışık olduğumuz hiç bir klişeye başvurmadan sade ve gerçekçi şekilde akıp gidiyor. aha filmin kötüsü dediğimiz insanlar kötü çıkmıyor. başrol kız, kendisi için doğru olanı yaparken, senaryoda kıza haklı sebepler, dramlar eklenmiyor, annesinin ufacık bir müdahalesi ile doğru olanın osman ile evlenmek olduğunu kabul ediyor. mesela, son sahneye kadar tamam burada kavuşacaklar dediğimizde bile kuru bir elveda ile vedalaşıp arkasında bırakıyor. gerçekten hayatta da cengiz gibi kaybeden, arzu gibi kendi hayatının doğrularına giden insanlarız biz, hayat maalesef filmlerdeki gibi her sevenin kavuştuğu, her çabalayanın başardığı bir yer değil.

    son olarak filmde tüm bunlar olmasaydı bile, benim çocukluktan beri bin kez izlediğim, canlı izleyemediğim için hayıflandığım, sahnede nasıl görünüyordu diye merak ettiğim, deveuşu kabare'nin ezbere bildiğim aşk olsun oyununun ikonik bir sahnesini canlandırması bile yeterdi bu film için olmuş demeye.

    şarkılar ise bana hitap etmiyor olsa da tam 80'ler soundu, mesela erşan kuneri için de özel şarkılar yapılmıştı ama sound 80'lerin günümüzde aranje edilmiş hali gibiydi, burada ise doğrudan o cırtlak soundu alabiliyoruz, bu açıdan da çok başarılı.

    eline sağlık ata demirer.
    --- spoiler ---
1016 entry daha
hesabın var mı? giriş yap