• bazı düşünceler vardır, bunlar ileri sürüldükleri zamanın ötesindedir. bunları savunmak, bunlar doğrultusunda yaşamak cesaret ister. bazı düşünceler toplumu sarsar, oturduğu yerden kaldırır ve hoplatır. toplum adeta kıçına raptiye batmış misali acı çekerek haykırır "susturun şu marjinal yavşaaaa"... işte zengin, kokoş kadınların kendini siktirmek için köpek beslediğini düşünmek bu tarzda sarsıcı, yıkıcı ve toplumu rahatsız edici bir düşüncedir. bu düşünceyi dillendiren çok sayıda insan gördüm, gerçekten toplumun önemli bir kesimi alttan alta, çaktırmadan zengin kadınların her akşam evlerine gidip, besledikleri kıvırcık tüğlü finolarla sikiştiğini düşünebiliyor. bu sağlıklı bir düşünce mi? tabi ki hayır ama toplumsal bir gerçek ve bununla yüzleşmek, bunu derinlemesine irdelemek şart.

    geçenlerde yağmurlu bir istanbul akşamıydı ve ben paraya kıyıp taksiye bindim. her takside yaşanan sikko muhabbetlerden biriyle muhatap olmak durumunda kaldım doğal olaraktan. taksici saçma sapan şeyler anlatıyordu. aslında tam olarak ne anlattığının da farkında değildim ama yine de insaniyet namına taksiciyi sonuna kadar dinledim.

    "geçen akşam bi kadının göbbeeene çarptım bi ton cırcır etti bana" dedi taksici sonra da "göbbek de göbbek olsa na şu kadar bişey" diye devam ederken kolunun yarısını gösterdi. sanırsam göbbeee tarif ediyordu. "bu kokonalar var yaaaa kendini siktirmek için göbbek besliyo" dedikten sonra taksinin iki parmak kadar aralık olan camından, sağa sola sektirmeksizin deliksiz olarak dışarıya tükürdü...

    o anda taksicinin ne anlatmak istediğini anlamamıştım fakat "mıyk mıyk mıykladı kokananın iti" dedikten sonra mevzubahis olan göbbeen "köpek" olduğunu kavradım ve bütün bir hayatı sorguladım. sorgunun küçük bir kısmında "vay amına koyyım yaa adam ciddi ciddi kadının kendini siktirmek için köpek beslediğini düşünüyo ulan hayvanlı pornoyu sevmek bu olsa gerek" diye düşündüm.

    ineceğim yere gelmiştik. taksici "amını siktiiim kokonaları göbeee verceklerine bize verseler" ya dedi. bu sözler bana muhabbete aktif olarak dahil olma isteği hissettirdi. "hafız" dedim "böle hatunların sana vermesini istiyosan şu yağmurda nişantaşı'nda şemsiyesiz dolaşacaksın ve sırılsıklam olduktan sonra solaryum güzeli 40 lı yaşlarda bi bağyanın karşısına geçip, kibarca hev hev diyeceksin. işte o zaman senin de o sevimli göbbekler kadar sevişilesi bi adam olduğunu düşünür ve evine çağırıp hemencecik veriverir". söylediklerim taksicinin çok hoşuna gitti. benden para istemedi. adeta ona balık vermemiş balık tutmayı öğretmiştim. kendimle gurur duydum.

    taksiden indikten sonra, kendimi sosyolojik bi çözümleme yapmak zorunda hissettim. bu sapıklıktır diyip geçebilirdim ama yapmadım. taksicinin tepkisinin bilinçsiz bi sınıfsal refleks olduğunu düşünerek kendimi avuttum. yine umudumu kaybetmedim, yine sokakta yürürken bir adım sonrasının daha güzel olabileceğine inanmaya devam ettim...
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap