3 entry daha
  • bir fırtınada, en sağlam ağaca, en sıkı bağladığınız şeyleri ilk önce koparır gibi, içinizde en sağlam yeri tutuyor dediğiniz, herşey yıkılsa sadece ayakta kalır dediğiniz şeyleri bir çırpıda, daha siz ne olduğunu anlamadan yerle bir eden şiir.
    ne kadar yalan varsa kendimizi kandırmamıza yarayan hepsini yüzümüze vurur birden. bir çığlıkla yalan diyen dilleri lal eder. en derinlere gömülen acıları bir bir ortaya çıkaran, bir bir kanatan kanları kabuk olmuş yaraları. ve kor düşüren insanın içine, hiç sönmeyen bir ateşe çaresizce soğuk sular dökerken söndü dediğiniz anda, yakan kavuran soru.

    sen ne yaşadın bilmiyorum der içten içe. sen ne sandın bilmiyorum. bir mevsimlik macera mı, yoksa bir nefeslik suya dalış mı? hangisiydi senin gördüğün? gözlerini kapatıp görüğün bir hayal mi yoksa bir anlık açıp gözlerini baktığın gökyüzü mü? neydi gördüğün, duyduğun, hissettiğin. neydik biz ya da hiç biz olduk mu? ne düşündün bilmiyorum. kapıyı kimin yüzüne kapattın? çıkıp gittiğin ev ne ifade ediyordu senin için? seni bilmedim hiç. bilemedim.

    ama sen sevgilimdin. gecelerce kokuna yattığım, hayaline uyandığım, sesinle gülümseyip, özlemi, acıyı, hüznü yaşadığım. mutluluğunu gözlerinde gördüğüm. gözyaşları döktüğüm...

    şimdi başkası sarılıyor diye sana, sevgi sözcükleri dökülüyor diye dilinden, sarmaş dolaş olduğum hayalini silebilir misin benden?
    kapatabilir misin sana sonuna kadar açılmış kapılarımı, bir kapı kapanmasıyla?
    benden uzak olduğunu sandığın her an yanımda olmayabilir misin?
    sevgilim yoksa sen sevgilim olmayabilir misin?
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap