sadece askerde karşılaşılan olaylar
-
sivilde bir sürü başka örneği vardır ama kendi adıma söylüyorum: insan zimmetlemek.
pazar günü. askerliğimin son kolluk nöbeti. mehmetçik gazinosunu kolaçan ederken, nizamiyeden bir uzman çavuş "sosyal hizmetin nöbetçi çavuşu gelsin" demiş. gittik. kapıda 1.90 boyunda, 100 kilo, kafası kel ve o koca kafanın en sekiz yerinde yarıklar bulunan, kolları yakuza elemanı gibi dövmeli, façalı bir eleman. uzman bana dönüp "bu arkadaş yarın sabah bölüğe teslim olacak, sana zimmetli. kaybolmasın. sabah 9'da albaya götürürsün" dedi. "neden albay, zimmet ne, bu arkadaş kim" demeden sarışın zangiefi önüme katıp bölüğe gittik. ismini sordum "yakup cemil" dedi. "bismillah dakka bir gol bir, şaşırmadım". memleket? rize. o da güzel.
üniformasını verdik, postalını ayarladık, aç mısın diye sorduk. korkarak haşa ben yemem filan dedi. böyle ürkek ceylan gibi. ortada bir hikaye var besbelli. gazinoda tost çay filan masayı kurduk, anlat dedim... firari misin kaçak mı?
"... mecidiyeköy'de otoparklarımız var. askere geleli üç olmuştu, otoparkta sorun çıktı. firar ettim, temizledim geldim. hem o yaptığım için hem de firar için mamak'ta* yattım 18 ay. berbattı. ama olsun. a sonra dondük vazifeye. epey vakit geçti. köyden haber geldi, benim sevdiğimi başkasına yapacaklar. yine firar ettim, kızı kaçırdım, bir kaç hafta saklandık, yine teslim oldum. araya başka şeyler yaptım, 18 ay daha yattım. yine mamak. a bu mamak'ta ne var bimiyorum hep oraya ataylar. sonra yine döndüm. a bu sefer komutanın biri kıllık yaptı inceden kapıştık yine mamak. mamak'ta beni herkes bilir, allah korusun düşersen haber ver. sonra işte bugün bitti cezam. buraya getirdiler. ben berberim aslen."
yakup cemil'e, "aman koçum sakın firar etme, edeceksen, yarın 9'dan sonra et hatta on gün sonra filan kaç. gözümü seveyim" dedim. "merak etme çavuşum bıraktım o işleri, zaten bana çürük verecekler" dedi. çürük müsün dedim, "mamak adamı çürütüyor" dedi.
tuvalate, koğuşa, sigara içmeye, çay almaya, kibrit almaya, çekirdek çitlemeye beraber gittik. sabah sağ salim teslim ettim. cüssesine ve yaşadıklarına tezat bir sakinliği vardı.
kaşarlı tostu iftar masasındaymış gibi tevekkülle yerken, "yakup cemil'i tanıyor musun" dedim, "yok çavuşum o kim" dedi. "osmanlı zamanında bir fedai, çok mazlumun kanına girmiş bir tetikçi. böyle abdullah çatlı gibi biri işte" deyince, gözleri parladı "ölü mü" dedi. çoktaan dedim. "allah rahmet eylesin" dedi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap