5 entry daha
  • "hayatın anlamı" sorusunun inançlı kesim tarafından sorulmuş şeklidir. gerçi "hayatın bir anlamı var mı?" sorusu, "yaşamlarımız süresince hangi nihai amacın peşinde koşmalıyız?" sorusu ile aynı soru iken, "tanrı insanı niçin yarattı?" sorusu tanrının amacının ne olduğunu soruyormuş gibi görünebilir. diğer yandan, amaç edinme, amaç edinilenin eksikliğini gidermeye yönelik çabalamanın ilk adımında yer alan güdüleyici belirlenim olarak düşünülürse, tanrı ve amaç edinme kavramlarının uyuşumlu olmadığını farketmek an meselesi haline gelir. zira kavramsal olarak tanrı, zamana tabii olmayan, bu anlamıyla da herhangi bir eksiklik içermeyen demektir. şu halde, bu manada kullanıldığı sürece herhangi bir tanrısal eylemin nedenini sorgulamak saçmalamakla eşdeğer gibi görünmektedir. diğer bir deyişle, onun eylemlerinin her birinin, biz insanların bilim ve mantık çerçevesinde kullanageldiğimiz zorunluluk* kavramını da aşacak türden bir zorunluluk içeriyor olması kuvvetle muhtemeldir. kısacası, tanrının eylemleri onun "özgür" iradesinin ortaya koyduğu bir seçimin değil, bir yasallığın sonucu olmalıdır. ya da, "özgürlük" ve "yasallık" kavramları tanrı için mutlak olarak eşanlamlıdır. sonuç olarak "tanrı insanı niçin yarattı?" sorusunun yanıtı "başka türlü yapamazdı da ondan!" gibi bir şey olacaktır.

    herhangi bir eylemin, bir olası eylemler yelpazesi içinden, diğer ihtimalleri dışarıda bırakmak pahasına seçilmiş olduğunu söylemek eylemin tanımı gereği gibi görünmektedir. bu durumda, insanı yaratmış olmak, onu yaratmamış olmak ya da onun yerine başka bir mahluku yaratmış olmak ile aynı kümede yer alan bir ihtimal olarak düşünülmelidir. dolayısıyla tanrı tarafından ortaya konan herhangi bir eylem, diğer eylem alternatiflerini dışarıda bırakıyormuş gibi görünebilir. ama bu da bir eksiklik değil midir?

    her seçiminin aynı zamanda bir kayıp olarak yaşantılanıyor olması, insanı sonlu varlık olarak karakterize eden ontolojik tanımlamanın olmazsa olmazıdır.* bunun karşıtı olarak tanrı, kavramı itibariyle yaptığı hiçbir seçimde kayıp yaşamayan, diğer deyişle zamansal* olmayan varlık demektir. dolayısıyla o bugün bunu, yarın öbürünü seçen varlık olamaz. onun için bugün ve yarın yoktur. tanrı, her şeyi tek bir anda seçmiş ve işi bitirmiştir demek en doğrusu gibi görünmektedir. sorun, seçilecek tek bir şeyin olduğu durumda bu seçime nasıl olup da "özgür" sıfatının yakıştırılacağını kavramakta zorlanan insan idrakindedir.

    sonuç olarak "tanrı insanı niçin yarattı?" sorusu kategorik olarak hatalı bir sorudur. niçin sorusu insanın kendisi için inşaa etmiş olduğu içkin* akılsallık bölgesinde iş görür. tanrı ise, bu tip bir içkinliğin ötesi* olarak tahayyül edilir. niçin sorusunu bu öte için kullanmak, vida sıkmak için cımbız kullanmaya benzer. yapabileceğinizi umut etmek için yeteri kadar nedeniniz varmış gibi görünür, ama sonuç hüsrandır.

    soruya verilebilecek ikinci bir anlam daha varmış gibi görünür. bu anlamı olduğu gibi aktaran soru şu olacaktır: tanrı insanı, insan hangi nihai amacı kendisine yol gösterici olarak tayin etsin diye yarattı? ama bir şeyi yaratmak ile bu şeyi amacı ile birlikte yaratmak arasında ne fark vardır ki? b a'nın amacı, ya da varlık nedeni olsun. neden sadece a değil de, a ve b birlikte yaratıldı diye sorduğumuzda, ister istemez yaratıcının niyetine dönmüş oluruz. dolayısıyla, tanrı insanı amaçsız bir varlık olarak yaratmış olsaydı bile, tanrının bu yaratımda maksadının ne olduğu sorusu teorik olarak gündeme getirilebilir olacaktı. demek ki, "tanrı insanı niçin yarattı?" sorusu eğer ereksellik soran bir sorgulamaya gönderme yapıyorsa, bu ereksellik sadece ve sadece tanrısal ereksellik olabilir; yani, ilk cümlede dile getirmiş olduğum şey yanlıştır. insanın hayatının anlamının tanrının insanı niçin yaratmış olduğuyla uzaktan yakından bağlantısı yoktur.
66 entry daha
hesabın var mı? giriş yap