4 entry daha
  • filmi izlemeden önce konuya,oyunculara bir göz attığımızda sıcak, içten, hoşça vakit geçirebilecek insanı duygulandıracak, mütevazi bütçesiyle dondurmam gaymak tadında bir film bekliyoruz. ancak filmi izledikten sonra bu beklentilerimizin boş olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

    filmde senaryonun ana unsuru olan çocuk filmin başında, biraz ortalarında ve sonunda bağlayıcı rolde kullanılmış. çocuğun kör olduğunun anlaşıldığı süreden sonra önce herkes üzülüyor sonra çocuksu fikirlere girişiliyor. ya arkadaş bu ne rahatlık 2 ay boyunca çocuğunu ameliyat ettirmeden, yok peynir yapıp satayım yok mangal yapayım hadi olmadı dükkan açayım havaları. önce bir yerlerden para pul iste, kredi çek ve çocuğu ameliyat ettir. ayrıca filmdeki karakterler havada kalıyor, olay örgüsünün kötü işlenişi sayesinde izleyici filmden uzaklaşıyor. çocuğun annesi filmin sonuna kadar herkese trip atan havalarda, anladığımız kadarıyla 20 yıldır bu böyle, sonra babasıyla konuşuyo melek oluyor. ulan 20 yıllık davranışın değişmesi bu kadar mı kolay. komünist bedri dediğimiz amca herşeyi allah yaratmıştır nasihatlarını çocuğumuza veriyor. şehir dışında okuyan arkadaşımız ise babası ve arkadaşlarını bu tür saçma bir işe girmemeleri konusunda uyaracağı yerde, reklamdı ambalajdı bir güzel saçmalıyor. müzikler en duygusal olucak yerlerde çocuksu bir neşeyle arka fonda çalıyor.

    bu tür filmlerde başarıyı engelleyen en büyük hata yapılıyor; izleyici olaydan uzaklaşıyor, çocuk unutuluyor, sıcaklık tamamen kayboluyor. sonuç olarak ne yazık ki filmi hangi ucundan tutarsak elmizde kalıyor.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap