2 entry daha
  • galatasaray'lılar arasında inanmıyorum ki bir kişi olsun, simoviç'i sevmeyen... inan olsun ismi geçtiğinde bir titreme gelir, üzüntüyle karışık, sarsılırım...

    kıvırcık, lüle saçlarıyla, soğuk ifadesi ve delikli yüzüyle pek "sevilesi" bir tip değildi. mavi tonaj ağırlıklı bi takım giyer, yerde uzun süre kalmayı severdi... zaten "yugoslav cinliği"nden gelen bi bilinci vardı, eğer takım öndeyse, öylesine yuvarlanarak gelen bi topa bile uçar, yerde bile planjon yapar, top toplayıcı çocuklara "bırakın ben kendi işimi kendim görürüm" der, gider uzun uzadıya seve okşaya topu getirirdi.

    sezisi iyiydi simoviç'in, kalesinden -son zamanları hariç- hep zamanında çıkar, ceza sahasını çok iyi kullanırdı. bir de sağ kolunu yukarı kaldırıp sevinmesi vardı, çok nadir sevinir ama sevinince sevindirirdi. nedendir bilmem simoviç'te bulduğum tadı şimdiye değin sadece taffarel'de bulabildim. sessiz sedasız bi adamdı, hakettiği saygıyı göremedi, hakettiğini kazanmadı da sanırım ki mehmet ali erbil gibi ne olduğu, ne yapacağı, aklının pek başında olmadığı belli bir adamın, aşağılamalarına, onu şebek yapması gibi durumlara maruz kaldı, evet, üzüldük tabii. herkes penaltı girecek mi girmeyecek mi diye düşünürken, ben simoviç terkedecek mi programı, gidecek mi, acaba kuliste ağlıyor mudur diye düşünür bazı bazı kahrolurdum.
69 entry daha
hesabın var mı? giriş yap