57 entry daha
  • oldukça sessiz sakin görünüp alttan alta kaynayan şehir.
    sokaklarında hippi gibi giyinmiş 5 yaşında bebeler görebilirsiniz. hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi bir eşcinsel nikahında bulabilirsiniz. bisikletle şehrin bir ucundan diğer ucuna kolaylıkla gidebilen, yüzlerinde telaştan eser göremediğiniz sakin insanlara hayretler içinde bakakalabilirsiniz.
    güneşli bir günü değerlendirme derdiyle elinize sandviçinizi alıp banka oturduğunuzda, iki hamlede sandviçinizi elinizden kapan azman martılara hiç şaşırmayabilirsiniz.
    hoşgörünün, uyumun içinde, daha önce hiç tanık olmadığınız sevinçleri içinizde görebilirsiniz.
    deli gibi esen rüzgarının bile öyle içe işleyen bir sakinliği vardır ki hiç bırakıp gitmeyesiniz gelir.
    gündüz tüm bunlar olurken gece hangi mekandan hangi partiye, hangi eğlenceden hangi karmaşaya aktığınızı fark edemezsiniz bile.
    ertesi gün aynı sakin, dingin düzen..

    tuhaf, güzel, değişik yetmez brighton'u tanımlamaya. kendine has bir hali vardır, cinsi, cinsiyeti belli değildir. o haliyle güzeldir.
    mesela 3 gün içinde kendi parçası gibi hissettirir bu şehir insana kendini. ama ne kadar uzun kalırsanız kalın daha kalıp yaşamanız, görmeniz gereken şeyler varmış gibi gelir diğer yandan.
    hem herkesle birlikte, hem bir başına, hem her şeyle bir, hem hiçbir şey olarak yaşayabileceğiniz, gizemli, serin/ılık, huzurlu, anlayışlı, naif bir şehir brighton.

    ha gezdiğin gördüğün şurda dursun bana yiyip içtiğini anlat diyenlere ise ısrarla grubbs burger diyorum. brighton'a gidip grubbs'da acılı meksika cheese-burger yiyen hem kendi için hem benim için büyük sevap işlemiş olur.
139 entry daha
hesabın var mı? giriş yap