• rakı şişesinde balık olma hevesi vardır ya şairin, ben de koca kentlerde nefes alamayıp kendimi bu minyatür birimlere sürmek isterim bazı bazı. sürgünlerin en güzelidir, hele de mevsim baharsa.

    kendine has bir dinginliğe sahiptir buralar. dalga sesi gibi.. rüzgarın yapraklarla oynaşması, kelebeğin sessizce çiçeğin üstüne konması, saçlarda anne elinin dolaşması gibi.. kahvehanede, her bir ayağı başka yöne kaymış tahta sandalye üzerindeki bey amca gibi ya da.

    ne güzeldir hayat herhangi bir sahil kasabasında!
    özne, nesne ve beher öge deniz kokar çünkü buram buram. saçlarına yapışsa günlerce çıkmaz; tenine değse kavrulursun tutkusundan; gözlerinin rengini bile değiştirir maviliği, daha parlak bakarsın evrene; sesiyse kulağında çınlar durur, sabahlar olmaz..

    kent hayatının çirkinliğinin, acımasızlığının, tehlikesinin farkına varmış her aklı başında insanın hayalidir buralarda yaşamak. bir kere tıklamana rağmen on pencereyi aynı anda açan sapık bilgisayar mouse’una küfretmek yerine kalkar sardunyalara su verirsin. sararmış yaprakları bir kenara koyar, yabani bitkileri tek tek ayıklarsın. bu akşam hangi diziyi seyretsem de vakit geçse demek yerine su gibi içersin o canım akşamları. bahçedeki melisanın kokusu yayılır kasabanın dört bir yanına.
    toprağa yalınayak basarsın, çiçeği dalındayken koklarsın, denize dokunur, göğü kucaklar, yağmurla sokaklarda kol kola oynar, kuşlara ekmek ıslatır, masayı bahçeye kurar, balığın yanında rakıyı hazırlar, deniz börülcesini yoğurtla çiftleştirir, ortaya çıkan eşsiz güzelliği yemeye içmeye kıyamazsın.

    hayat, basitse güzeldir; karmaşıksa çekilmez!!

    yaz aylarının ayrı bir tadı olsa da, hazan’dır buralara asıl anlamını katan. hazan, hazinden geliyordur belki de. insan, en çok bu aylarda melankolinin dibine vurur. bir hicaz faslına eşlik etmek, eylül'de iyi gider mesela. ya da hiçbiri değil de sırf eylül’de doğmuş olmak bile bu mevsimi gereğinden fazla önemsemeye, ona anlamlar yüklemeye yeterli bir nedendir.

    sahil kasabaları, mevsim sonbaharsa güzeldir bu nedenle. insandan, insanın kendisi bile soyutlanmak isterken bazen, yerleşim birimlerinin de buna hakkı olduğu kanısındayım çünkü. deniz kokan bir terk edilmişlik gibisi yoktur. bomboş sokaklarda yapraklarla beraber oradan oraya savrulmak gibisi de..

    havada kesif bir ege kokusu varsa hele; değmesinler benim keyfime.
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap