• paul gauguin’nin kendiği yazdığı ve mahrem günlük adını verdiği kitabında gauguin, tahiti ve markiz adalarında geçirdiği günlere, burada yaşayan insanlara ve yaşamın buralarda nasıl olduğuna, degas, cezanne, rembrandt, holbein, daumier, velasquez gibi ressamlara, ıbsen, georges sand, goethe, emile zola gibi yazarlara, stephane mallarme ile komün olaylarına dair sohbetine, strindberg’den aldığı mektuba ve resim üzerine fikirlerine kadar bir çok önemli olay ve görüşlerini anlatır. ama asıl ilginç olan olaylar ise fransa’nın arles kasabasında bir süreliğine aynı evi paylaştığı van gogh’la aralarında geçen olaylardır.

    bir sinir krizi anında paul gauguin ile gittikleri cafede van gogh elindeki dolu kadehi gauguin’nin kafasına fırlatır. daha sonra gauguin vincent’ı beraber kaldıkları eve götürür. vincent uyandığında, sevgili gauguin, hayal meyal sana saldırdığımı hatırlıyorum der. gauguin ise seni içtenlikle bağışlıyorum ama eğer isabet almış olsaydım, kontrolümü kaybedip seni boğabilirdim der. akşam olup biraz hava almak için dışarı çıkan gauguin, victor hugo meydanına geldiğinde arkasında tanıdık, kısa ve düzensiz adımlar işitir. tam bu esnada vincent elinde açık bir usturayla gauguin’nin üstüne atılıcakken, gauguin arkasını döner. gauguin’nin bakışından rahatsız olan vincent başını öne eğerek eve doğru koşmaya başlar.

    bu olaydan sonra gauguin arles’de bir otele başını dinlemeye gider. daha sonra eve döndüğünde van gogh’un kafasına yakın bir yerden kulağını kestiğini ve vincent’ın kafasına bir bask beresi takıp, kadın arkadaş isteyenlerin bulabileceği bir eve gittiğini öğrenir. van gogh evin yöneticisine titizlikle yıkayıp zarfa koyduğu kulağını verir. bu olayda polis arkadaşını öldürmüş olabileceği ithimali üzerine gauguin’den şüphelenir. daha sonra herşey açıklığa kavuşur ve gauguin’nin bu olayda bir suçu olmadığı anlaşılır. işte meşhur van gogh’un kesik kulak hikayesi budur.
hesabın var mı? giriş yap