• anne babalarımızın evinde "bak ne zorluklarla aldıydık onları, "siz zaten tüketim toplumu oldunuz, alıp alıp atın bakalım", "ama, o dondurma kaselerini teyzenin kayınbiraderinin eski karısı hediye ettiydi", "o örtüleri ben cam bezi yapıcam", "28 yastık kılıfı 2 kişiye çok mu?" ve benzeri cümleler eşliğinde üreyen her türlü eşya kümesini atmaya başlayınca durmama eylemi. cumok evlerden çıkan en az 5 adet seccade, bir orduya yetecek sayıda yorgan ve yastık, bir orduyu beslemek için pişirilecek yemeğe yetecek sayıda kap, kacak, bardak, çanak, çatal, kaşık, bıçak, bir orduyu kurulamaya yetecek sayıda havlu, elbette bir klasik olarak borcamlar silsilesi, içine çiçek konulmayan ve binlerce olduğunu düşündüğünüz vazo, zeytinyağlı dolma koymak için yıkanıp saklanmış yoğurt kapları, poşetler, poşetler, poşetler, salı pazarından nedensizce alınmış metrelerce parça kumaş, eski paket kağıtları, babaanneden kalmış, eski, sevilmeyen ve bu yüzden dolapların en arkasına itilen ama yine de saklanan her tür obje gibi gündelik hayatta asla kullanılmayan “eşya”lar ve görevleri sadece bunları taşımak olan tıklım tıkış dolapların üzerinize üzerinize gelmesi üzerine delirmek. gerçek çöp olanları atmak için çöp kabına 20-30 sefer düzenlemekten mütevellit bel ve sırt ağrılarına sahip olmak. sıfır kilometre olanları sosyal sorumluluk duygusuyla ihtiyacı olan insanlara ulaştırırken hem maddi (taşıma, kargolama vs) hem de manevi (rüyanda uçuşan eşyalar görmek) acılar çekmek. bir lokma, bir hırka, sırtta aba, elde sopa bir yaşama doğru kanatlanırken yaşadıkları boşluk duygusuyla derinden sarsılan ebeveyne terapi seanslarına başlamak.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap