145 entry daha
  • kendini bilmezler de eleştirebilir. keşke bir anlamı olsaydı da, bir kendini bilmez olarak marx'ın ve marksizmin hegelci bir eleştirisini yapabilseydim şurada (ehmm). ama bu büyük adamı eleştirecekseniz, hakkaten de bir şeyler biliyor olmanız gerekir. bilmiyorsanız maymun olursunuz. allahınız sizi böylesi gülünç durumlara düşürmesin inşallah.

    bir kere "hayretle bildiren" m. fatih kutan, yazısını aktardığı bilal can'ın kendi kaynağından bile söz etmemiş. sanki bunları ilk kez söyleyen bilal. bu bilal de garibim mağribi, paul johnson'ı ve bu intihal söylentilerini yeni keşfetmiş.

    "şundan etkilenmiş, bundan etkilenmiş" konularına hiç girmeyelim, haklısınız. yoktan var etmek biz kullara mahsus değil. eksik varlıklarız. "... kapital’i yazarken de yine bu etkilendiği düşünürlerin fikirlerini yorumlayarak bölük pörçük bir biçimde dillendirmiştir..." demiş kutan. eşeklik etmiş marx. elbette önce etkilendiği bütün düşünürlerle ilgili kapsamlı eserler yazmalıydı. yani bu işler hep böyle yapılmıyor mu zaten? yalnız bir anlatın da öğrenelim bir zahmet, neleri atlamış karl marx ve "suç ortağı" friedrich engels? ben "zur kritik der hegelschen rechtsphilosophie" ile başlamanızı öneriyorum. hegel'le ilgili neleri atlamış bir zahmet bir bakın. ya da zahmet olmazsa paul johnson'a söyleyin, bir tarafları sıkıyorsa değerlendirsin. hadi vazgeçtim, "ben de şundan şundan duydum, böyle böyleymiş" desin en azından.

    marx'a "en iyi alçak" diyen şu alman yazarları da çok merak ettim doğrusu. bu konuda da beni aydınlatırsanız sevinirim. öte yandan bunun bizlere ne ifade etmesi gerektiğini de bir izah edin mümkünse. eserlerini bitirmek için sağlığını ve ailesini ihmal etmiş olmaktan yakınan marx'ın çalışmadığından, (onlara göre) bir işçi olmadığı halde işçilerin haklarını savunmasının "tutarsızlığından" bahsedilmiş. evet marx şu büyük gerçeği gözden kaçırmış: neyi çalışıyorsan o olmalısın. böcekleri çalışacaksan böcek, eşcinselleri çalışacaksan eşcinsel, malları çalışacaksan dinci olmalısın.

    gelelim "mühim mesele"ye. yazının başlığı şuymuş: "o bir hırsız: marx". şöyle yazmış kutan:
    "marx’ın söylediği sözlerin çoğu aslında başkalarına aitmiş, somut örneklerimiz var: din bir afyondur! sözü hainne’ye ait olup patent hakkı vardır. herkes kullanabilir bunu ama sahibinden başkasının adına mal edilemez. kul hakkına girer bu. telif haklarına karşı suç işlemiş olursunuz."
    fatih olum, gerçekten şaşırmışsın sen, kafan allak bullak olmuş. patent hakkı, telif hakkı hatta kul hakkı, hepsi birbirine girmiş. birisi tutar belki...

    bunlardan ilk ikisi "entelektüel mülkiyet hakları" kapsamına girer. patent hakkı daha çok "icat" olarak nitelendirilebilen ürünler için geçerlidir. sınırlı bir süresi vardır, şu an bile genellikle yirmi yıl civarı olduğu söyleniyor. 19. yüzyılda yürürlüğe konan az sayıda yasada bu süre on-on beş yıl kadarmış. patent hakkının sınırları hâlâ net değil. neyin icat olup olmayacağı da o ülkede uygulanan kanuna göre farklılık gösterebiliyor. slogan bir patent unsuru olabilir mi? bugün olabilir, ama yine de değerlendirmeye bağlıdır. sloganın bugünkü halini alması bir birikim sonucu olduysa patent alamaz. marx'ın zamanında sloganların patent hakkından bahsederken ise, gülüyorum sözlük sakinleri. ama şunu da not edeyim, afyon savaşları dolayısıyla, afyon revaçta bir sözcükmüş ve birçok kişinin benzer sözler söylediği olmuş. yani söylemeye korkuyorum, bu marksizmin sonunu getirebilir ama, bu sözü ilk dile getiren marx olmayabilir arkadaşlar... derhal kendinize yeni bir meşgale bulun. grup yorum'u ve ken loach'u da durumdan haberdar edin.

    gelelim telif hakkına. ilk yasa 1709'da ingiltere'de hazırlanıyor ve on dört senelik bir sınırı oluyor. tabii ki ortada bir eser olması gerekiyor. ortalıkta gezen her cümle bu yasaya tabi olmuyor. ülkeler arası bir anlaşma da 1886'da oluşturuluyor (abd ingiltere gibi birçok ülke altına imza atmıyor ya da yasayı uygulamıyor, bkz. http://en.wikipedia.org/…#prehistory_of_copyright). prusya ingiltere'yle 1846 yılında yapmış ilk anlaşmasını. bizim anladığımız çağdaş telif hakkı olgusu ise gerçekten çok yeni. 20. yüzyılın ikinci yarısında oturmaya başlıyor. ha bu arada, intihal 'copyright infringement' denen durumdan biraz daha farklı. intihal 18. yüzyılda bir suç olarak görülmeye başlıyor. ama bu referans verme sistemleri ve alıntı dizinleri yine yirminci yüzyıla ait. o zamanlar herkes biraz kafasına göre takılıyormuş. marx'ın bu cümleleri kullanması belli ki yasaya göre (marx'ın birçok konuda yasayı delmeyi dert etmediği de malumunuz) suç değildi. karl schapper marx'ın çağdaşı bir komünist. sanırım tanışıyorlar. bu "birleşin" temalı laf onunsa da aralarında newton ve leibniz arasındaki gibi bir kavga olduğunu hiç zannetmiyorum. jean-paul marat'nın da marx'ın zincirlerini kullanmasını (her iki konuda da bir netlik yok bu arada, farklı adaylar var) sorun ettiğini sanmam. ama marx'ın derdinin kimleri gerdiği çok açık. yine de şu hainne kimmiş merak ettim doğrusu. yani yok mu bu adamın bir ön ismi falan? yine de haklılık payınız var. bütün bunlar marx'ın tüm eserlerine büyük bir gölge düşürüyor. ne de olsa yazdıkları bu sloganlardan ibaret...

    kul hakkı. ha işte buna hiçbir şey söyleyemem. sonuna kadar haklısın kutan. işte tam da bu davranışıyla marx, cennete gitme şansını mucizelere bırakmıştır. sırf bu talihsiz ihmali nedeniyle yeni sezonda onu cehennemde izleyeceğiz. bu bize ders olsun. bundan sonra allah birdir derken bile referans verelim, vermeyenleri uyaralım.

    son zamanlarda birileri 'ad hominem' ifadesini yeni duymuş, cümle içinde kullanarak öğrenmeye çalışıyor. bence bilal'in veya fatih'in yazılarını okumanız yeter. bu arada, buyrun, size marx'ın intihalinin bircik kanıtını sunuyorum. çözebilene renkli televizyon.
    işte o elyazmaları:

    http://img268.imageshack.us/…268/2082/elyazmasi.jpg
    (o zamanlar fotoğraf çekmekten hiç anlamıyordum. mazur görün. dikkat ederseniz marx'ın çiziminin de tim burton veya lemanyak'tan aşırma olduğunu anlayabilirsiniz.)
1355 entry daha
hesabın var mı? giriş yap