253 entry daha
  • ziya paşa'nın yeni türk edebiyatı tarihinde namık kemal'in rüya'sıyla birlikte önemli bir yere sahip, siyasi içerikli meşhur makalesi. "lambadan cigara yakma sahnesi"yle meşhur... ziya paşa'nın paris'e kaçışı, bu süreçte yaşadıkları rüyasının arka planındaki en önemli etkilerdir. tanpınar'ın tanımı daha güzel: "rüya, veraset mektupları'nın ve hürriyet'teki makalelerin tenkidini, zafernâme'nin hücumunu kısa ve hareketli şekilde belki daha kuvvetle tekrarlayan küçük bir fantezidir." bu müthiş fantezinin devamı daha leziz, okuyalım:

    --- alıntı ---
    bir cuma sabahı okuduğu gazetelerdeki fena havadislerin tazyıkı altında kalan ziya paşa hampton court sarayının bahçesinde havuz başında kendi kendine memleketin halini ve ömrünün maceralarını düşünürken birdenbire su değişir, kendisini istanbul'da boğaziçi'nde, beşiktaş sarayı karşısında görür, saraya girer ve bahçe üzerindeki odada abdülaziz'i bulur, onunla konuşur. abdülaziz'in suallerine verdiği cevaplarla evvela avrupa'ya kaçmasının sebeplerini, sonra "muhbir" ve "hürriyet" gazetelerini çıkarmasını onlarda yazı yazmasını izah eder, ondan sonra bir millet meclisi açılmasının lazım olduğunu ve bunun vazifesinin bilhassa saltanat haklarıyla tenakuz teşkil etmiyeceğini, sadece heyet-i vükelânın memleketi istedikleri gibi idare etmelerine mani olacağını söyler. siyaset âleminde kötü idare yüzünden, memleketimiz aleyhinde düşünülen şeyleri anlatır, imparatorluk tebaasının çektiklerini, rumeli'nin halini anlatır. anadolu'nun yangın yerine dönen manzarası üzerinde durur, ecnebi müdahalesinden bahseder, âli ve fuad paşa'ların fenalıklarını, memlekete verdikleri zararları sayar, yine girit ve mısır meselesine döner ve padişah bütün bunların düzelmesi için kendisinden çare sorduğu zaman, âli paşa'nın azli ile kıbrıs mutasarrıflığına tayinini tavsiye eder. /.../ rüya'nın birinci kısmını bitiren kısa konuşma çok ehemmiyetlidir. çünkü âli ve fuad paşa'ların meziyetleri ve milletlerarası diplomatik muhitlerdeki şöhretleri hakkında hâlâ hatırat kitaplarında ve yerli bilgiyle yazılmış tetkiklerde çıkan inanılmaz medihlerin, sadrazama mensup insanlar tarafından nasıl uydurulduğunu anlatır.

    rüya'nın buraya kadar olan kısmını sultan aziz'e biraz hesap verme ve biraz da ona ve efkâr-ı umumiyeye, devletin içinde bulunduğu vaziyeti, fena idareyi ve suistimalleri anlatmadır. âli paşa'nın yalısında geçen ikinci kısım ise, ziya paşa'nın kim bilir kaç geceyi üzerinde uykusuz geçirdiği asıl intikam rüyasıdır.

    ziya paşa, âli paşa'ya derhal kıbrıs'a tayin edildiği emriyle geldiğini söylemez, evvela onunla münakaşa eder, yaptığı fenalıkları yüzüne karşı sayıp döker. onu adeta yavaş yavaş küçültür, nihayet paşanın devrinde adeta efsanevî bir şöhret kazanan nezaketini bırakarak kendi kudretinden bahsetmeğe başlaması üzerine, ona imalı sözlerle vaziyeti çıtlatır: "sizin lisanınızla kaleminizden başka iktidarınızı bilmiyorum paşa hazretleri!" diyerek padişahı nasıl aldattığını kasteder. burada diyalog durur, çünkü mabeyin kapıçuhadarı içeriye girer ve âli paşa'yı kıbrıs'a götürmek için hazırlanan vapurun geldiğini yavaşça ziya paşa'ya söyler.
    /.../
    rüya'nın asıl mühim noktası, hatta eserin kilit taşı, vapurda âli paşa ile konuşmasını bitiren şu cümledir: "emin olunuz, bendeniz ol zebûnküşlerden değilim. benim için en lezzetli şey siz makam-ı iktidarda bulunmadığınızda sizinle görüşmektir." bu cümle, ziya paşa vakıasının bütün sırrını çözer. bir bakıma çok küçük ve biçare bir intikam, sadece hülyada kalan bir tatmin!
    --- alıntı ---

    19. asır türk edebiyatı tarihi, s. 333-336.
2300 entry daha
hesabın var mı? giriş yap