1 entry daha
  • bu ayaklanmalar feodal üretim tarzının yerleştiği, yerleşmeye başladığı zaman dilimi olan erken ortaçağ ve orta ortaçağ'da çok görülmez.
    esasen meta üretimin ve mübadelesinin gelişmesine bağlı olarak feodal düzenden kapitalist sisteme geçilirken patlak verir bu ayaklanmalar, ki kabaca 13. yüzyıldan itibaren bir yandan feodalizmin çözülürken diğer yandan ayaklanmalar artmıştır denilebilir.

    hemen şunu söylemek lazım: köylüler doğrudan "feodal beye, aristokrasiye karşı ayaklanıyorum" bilincinde değildir. bir başka deyişle "sınıfa karşı sınıf" tarzında ayaklanmalar değildir bunlar. bu tarz classe contre classe ölçüt alınırsa, ortaçağlarda köylü ayaklanması bulmak imkansız hale gelir. çünkü köylülerin bir sınıf haline gelmesi thompson'cu bir manada bir süreçte olmuştur denilebilir. aynı şey işçi sınıfı için de geçerlidir. (sınıfın bir süreç olduğunu bir sonuç olmadığını e. p. thompson maharetle göstermiştir, ingiliz işçi sınıfının oluşumu'nda.=

    ayrıca ayaklanma dışında değişik direnme, karşı koyma biçimleri, küçük büyük vukuatlar hem avrupa tarihinde hem de osmanlı tarihinde bolca mevcuttur. mikro ölçekte açıktan ya da örtük direnme biçimleri hep olmuştur. bu, lordun arabasının devirmekten manorun yıkılmasına, sipahinin dövülmesinden, köyün çeşmesinin ya da sulama kanallarının tahrip edilmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. tabi ki karşı koyma geleneği sadece fiziksel güce başvurararak olmaz, bunun başka bir sürü yolu vardır.

    konumuzla bağlantısı anlamında geçenlerde şahit olduğum bir konuşmayı örnek verelim:

    biri sivaslı diğeri çorumlu iki kişi tatlı tatlı atışıyorlar. sivaslı çorumluların, ağılda küçük baş hayvanların bir kaçının üstüne örtü örtüp gizlemeye çalışmalarından yola çıkarak, "işte siz böylesiniz" demeye getiriyor. üç aşağı beş yukarı aynı örneğe yakın bir örneğin de, çorumlu tarafından sivaslı için verildiğini de ekleyeyim.

    böylece osmanlı'da geniş köylü ayaklanmalarının olmamasının nedenlerinden birisi ortaya çıktı. değişik karşı koyma, ayak sürme, gizleme, kaçma, gizlenme pratiklerinin yaygınlığı.
    adam, vergi toplayıcılarına karşı sıradan köylülerin başvurduğu bir davranıştan bahsediyordu aslında; hayvanların sayısını ne kadar az gösterirsen o kadar az ağnam veririsin, ürününün bir kısmını gizlersen verdiğin aşar miktarı düşer gibi...

    osmanlı'da, avrupa’dakine benzer köylü isyanlarının olmamasının nedenlerine, en yetkin osmanlı tarihçilerinden bazılarının verdiği cevaplar ise kabaca şöyledir:

    amy singer, köylülerin isyan olmasa da direnme pratiğinden yoksun olmadıklarını, devlet görevlileriyle başa çıkmak için taktik zenginliğinin isyanları önlediğini söyler.

    donald quataert, köylülerin vergi ve askerlik başta olmak üzere çeşitli sorumluklardan kaçmalarını yaygın bir protesto biçimi olarak görülebileceğini, ancak esas nedenin, köylülerin ahlaki ekonomiye[moral economy] bağlılıkları olduğu, bu bağlılığın köylüleri isyanlardan alıkoyduğunu belirtir.

    huri islamoğlu, köylülerin asgari geçim koşullarınının ve hakkının devlet tarafından gözetildiğini, köylünün başlıca özlem ve isteği olan bu asgari koşulun gözetilmesinin devlet imgesinin köylü tarafından içselleştirilmesini kolaylaştırdığını, devletin ideolojisi ile köylünün kültürü arasında uçurumun olmamasının bunda etken olduğunu savunur.

    karen barkey, osmanlı toplumsal yapısının uygun olmasının da verdiği avantajla, devletin müdahale edebilme gücünün en zor koşullarda bile söz konusu olduğunu, köylülerle başka toplumsal sınıflar arasındaki kopukluğun da buna yardımcı olduğunu işaret eder.

    suraiya faroqhi ise, osmanlı köylülerinin merkezi otoriteden kaçınma, kaçma imkânlarının çokluğunun köylüleri hareketli kıldığını, devletin denetiminin yetersizliğinin de iç göç imkânlarını kolay başvurulabilir bir seçenek yaptığını ekler.

    "zayıfların silahları" için ise:

    (bkz: #13581953)
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap