7 entry daha
  • ben sahidim ki; bu bayan bir gun bir kitabevine girdi, oncelikle yanindaki baya donup -ki serhat hacipasalioglu degildi-, naside gokturk'un yeni "tul gibi" kitabini isaret ederek gorunurde bir diyalogu, aslinda bir sureci* baslatti:
    - bak gordun mu kitap nasil on tarafta, herkesin gozu onunde..
    - aman bosver sana ne, naapicaksin?
    - olur mu ama, senin degil benim degil onun kitabi onde isteee..
    derken agir ama emin adimlarla, "acaba benim kitaplarim nerede ah nerede vah nerede?" diye diye alli, morlu, fosforlu kapaklara ve hurriyete manset olacak isimlere sahip, ancak diger pek cogu gibi sadece sirti gozuken kitaplarinin onunde durana kadar yurudu. bu sefer de, eliyle isaret ettigi tezgahtar yanina geldi, ve maalesef artik benimsenmis bir yazar tavrina tutunup konusmaya basladi:
    - neden benim kitaplarim sirttan duruyor bakayim evladim, ha?
    - eee.. zaten pek cok kitap boyle duruyor, size karsi bir davranis degil bu. sakin, musterih olun.
    - ne demek? o hanimefendininki duruyor ya? ona ne oluyor?
    - efendim o kitap yeni cikmistir.
    - yeniyse yeni, benim her kitabimi bu toplum bagrina basarken, okuyan insanlar olarak sizin bunu gozardi, kulakarkasi etmeniz ayip olmuyor mu, ha evladim?
    - tamam, peki, haklisiniz, dogru, yuzden acayim bunlari, kapaklarini gostereyim.
    (diyalog, fusun onal'in "istedigini elde etmis ama tavrindaki leylaligi farketmis biri" olarak portresi seklinde devam eder)

    bu ornek, yine maalesef fusun hanima ozgu degil, "bella" yazari stella aciman gibi baska yazarlar da ayni davranisi, ilginctir bazen 'saldirgan' bir bicimde gostermistir. insanin "yazarlar icin sokak calgicisi etigi"ni kabul edesi geliyor, ama bizimkilere 'piskin' yaftasi bile az gelir.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap