6 entry daha
  • annelik üzerine ingmar bergman filmi...

    yalnız bu filme sadece ingmar bergman filmi dersek sven nykvist'in hakkını yemiş oluruz. bir görüntü yönetmenin bir filme ne kadar etki edebileceğini göstermiş adeta. büyük bir çoğunluğu iç mekanda geçen filmde, karekterlerin ruh haline uygun bir mekan yaratmış. özellikle yakın yüz planlarda yaptığı ışıklandırmayla oyunculuğun büyümesine yaptığı katkı tartışılmaz.

    ingmar bergman ise yine harika bir iş çıkarmış. senaryo gerek derinliğiyle, gerekse yaratılan karmaşık ama bir o kadar da inandırıcı karekterleriyle adeta bir ders niteliğinde. öyle ki karekterler tutarlı ama bir o kadar da tahmin edilemez. biz karekterlerin yaptığı hiçbir şeye şaşırmıyor, söylediği her söze inanıyoruz. kimi zaman eva'yı haklı buluyor, kimi zaman da kendimizi charlotte'un yerine koyduğumuzda onu da yadırgayamıyoruz. ama her zaman helena'ya acıyoruz. ayrıca senaryo o kadar derin ve çok yönlü ki bu film sadece anne kız arasındaki ilişkiyi yansıtmıyor. yan öykülerle asıl hikaye çok güzel destekleniyor. sevdiği işi yaparak kendi hayatını yaşamaya çalışan bir kadın da var bu filmde, aşk yerine sevgi üzerine kurulmuş bir evlilik de, evlat acısı da var, evladını kabullenememe de...ve bu yan hikayeler de o kadar kararında verilmiş ki ne ana konunun önüne geçmiş, ne de çok havada kalmış.

    filmin harika olduğu bir başka konu ise kurgu. geçişlerde birkaç yerde ufak hatalar var ama filmin genelinde kurgu teknikleri çok yerinde ve doğru kullanılmış. filmin başındaki yemek öncesi ve filmin sonundaki charlotte trende, eva dışardayken kullanılan çapraz kurgular, yaklaşık 20 dakikalık bütün karekterlerin patladığı tartışma sahnesinde seyirciye hissettirmeden kullanılan yumuşak geçişler, ve yerinde abartmadan kullanılan flashbackler...

    oyunculuğa söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. ama oyunculuk kimi zaman filmin en büyük artısıyken kimi zaman da en büyük eksisi. çünkü bazı yerlerde oyunculuk aşırı büyüyeyerek karekterlerin ve konunun önüne geçmiş. bazı yerlerde ben charlotte ve eva'nın hikayesini değil de liv ullmann ve ingrid bergman'ı izleyorum hissine kapıldım... bergman belki korkudan, belki saygıdan, belki hayranlıktan hayatının bu iki önemli kadınına pek ses çıkarmamış gibi geliyor bana...

    uzun lafın kısası mutlaka izlenmesi gereken bir film diyelim ve entrymizi burda sonlandıralım...
123 entry daha
hesabın var mı? giriş yap