4 entry daha
  • 20. yüzyıl kıta felsefesinde şöyle uçrak bir kavram uydurmadan adam yerine koyulmuyormuşsunuz. eğer felsefeyle az buçuk alakalı bir metinde cins bir kavramla karşılaşıyorsanız ve bunlar günlük dilde kendilerinden beklenmeyecek performanslar gösteriyorsa, bilin ki o kavram cin bir kıta felsefecisinin dimağından pırtmıştır. metafor, kaygı, bulantı, ‘différance,’ ‘deterritorialization,’ içkinlik düzlemi, ufuk, ‘epoché,’ ‘simulacra,’ 'mauvaise foi,’ daha sayayım mı? tamam, felsefe kavram yaratma “zanaat”idir hatta. ama yine de artiz misiniz oğlum? eflatun cumhuriyeti’nde yetişmiş bir form, aristoteles’in mutfağından çıkmış töz neyinize yetmedi?

    yok yok tamam, hepsi bizim canımız ciğerimiz bu kavramların. hem bi' sürü ukte vermiş olduk, kötü mü? kıta felsefesinin abd’den transferi, ispanyol asıllı oyuncusu george santayana’nın da var böyle bir kavramı. yok, ‘animal faith’i demiyorum. şok kavramından bahsediyorum. ‘scepticism and animal faith’ (saf) içinde geçiyor.

    santayana, kabaca anlatmak gerekirse, bize pasif olarak verili olanın dışındaki herhangi bir şeye dair iddiamız bir inancın ötesine geçemez diyor. ama yaşamımızı sürdürmemizi aslında bu tür inançların sağladığını gördüğümüzde, eğer dürüstsek, yelkenleri indirir, solipsizmden çıkar, keyfimize bakarız diye ekliyor.

    işte şok dediği şey de, bizim inançlarımıza olan inancı destekleyen bir duygu, santayana felsefesinde özel bir öz. şok, bilinçli bir ölüm anı gibidir falan diyor. beklenmedik bir şey olduğunda, herhangi bir şey umduğumuz, alıştığımız gibi gitmediğinde veya sonuçlanmadığında tosladığımız bir öz. peki neye olan inancımı güçlendiriyor? ilk önce benim kendi varlığıma, bütünlüğüme, sonra olayların birbiriyle olan bağlantılarına, dünyanın düzen ve bütünlüğüne olan inancıma. çünkü bölünen bir süreçten bahsedebiliyorsak, bu sürece olan doğal inancımızı da bir anlamda doğrulamış oluruz. abartıp şok “realizmi kuran şeydir” diyor santayana (saf, 142). sağduyunun varoluşa dair iddialı bir argümanı gözüyle bakıyor. yine de bir öz olduğunu, dolayısıyla dışarıya referansı olamayacağını, sarsılmaz bir kanıt olarak öne sürülemeyeceğini, önünde sonunda ‘animal faith’in kölesi olduğumuzu söylüyor. santayana’nın süslü dilini modelleyemedim tabii ama şimdi bu kavram güdük mü değil mi diye karar vermek isterseniz, scepticism and animal faith kitabını okuyabilirsiniz.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap