9 entry daha
  • şartların eşit olduğu bir ortamda maçın favorisi türkiye olurdu. kadro ve hoca açısından ağır bastığımızı, polonya dan daha iyi bir takım olduğumuzu bilelim. bununla birlikte bu maç için şartların eşit olmadığını, seyirci + hakem avantajının ne kadar hayati olabileceğini de unutmayalım. bu iki gerçeğin birleşiminden çıkacak bir oyun planı bizi galibiyete götürebilir.

    ilk veriden yola çıkarsak, oyun planımızın birinci aşaması, kadro üstünlüğünün birinci dakikadan itibaren skora da yansımasını sağlamak olmalıdır. polonya tipik ev sahibi oyunu oynayarak -bulgaristan ve litvanya maçlarında olduğu gibi- maçın başında bir fırtına estirip rakibi skor ve psikolojik açıdan baskı altına almaya çalışacaktır. bu dakikalarda hücumda topu öncelikle hidayet ve ersan gibi tecrübeli ve formda eller kullanmalı. savunmada ise polonyanın kolay basketler, fastbreakler bulmasını engellemek için faul yapmayı göze almalıyız. sırf bu uğurda maça semih ve ömer onanla başlamak -kulağa çılgınca gelse bile- taktiğin ruhuna uygun olacaktır. takıma hiç bir katkısı olmayan semihin veya zaten bütün maç oynayacak kadar toparlanmamış olan ömerin faul problemine girmesi bizi bozmaz, ama bu sayede polonyalıların ritm bulmasını, havaya girmesini engeller, skor baskısını biz onların üstüne kurabiliriz.

    ikinci veriye göre oyun planımız; -yukarısı ile çelişiyor gibi görünse de- mümkün olduğunca faul almamaya dikkat etmek olmalıdır. yukarıda bahsedilen taktik fauller ayrı bir konu, dandik fiba hakemlerinin ev sahibi takım lehine çalmaya bayıldığı topsuz alan veya hücum faulleri ayrı bir konu. özellikle form seviyesi yüksek olan hidayet, ersan, oğuz, ender gibi oyuncuların muhakkak bu tip gereksiz faullerden kaçınmaları gerekli. bir başka dikkat etmemiz gereken konu, eğer maçın ortalarına doğru hasbelkader 10-15 sayılık bir fark yakalarsak, canımızı dişimize takıp bu farkı maçın en az son 5 dakikasına kadar taşımalıyız. ev sahibi takıma geriden yetişme fırsatı verirsek çılgına dönmüş seyircilerini arkalarına alarak bizi pestil gibi ezip geçerler. diğer gruplarda oynanan maçlardan sonra, bu maç artık bir birinci tur maçı değil çeyrek final maçı olmuştur. bu bilinçle oynamalıyız.

    edit: ayrıca bu maçta rakibin yorgunluğuna çok fazla bel bağlamamak gerekli. zira henüz turnuvanın sadece 3. maçı oynanacak, en azından ilk yarıda herhangi bir yorgunluk alameti beklemek hayalcilik olur. maçın ikinci yarısında bazı düşüşler olabilir ama o zamana gelindiğinde eğer polonya rahat bir skor farkı yakalamış olursa, onu da çok hissettirmeyebilirler. yalnız, kağıt üzerinde bizden üstün göründükleri tek mevki olan 5 numaradaki oyuncuları 35+ dakika ortalama ile oynamışlar. eğer yorgunluk faktörü yaratmak ve bundan faydalanmak istiyorsak maçın başından itibaren hücumda pota altına top dolaştırarak bu uzunları yıpratmalıyız. zaten polonyanın bugüne kadar skor yükünü taşıyan bu mevki oyuncularına savunmada dinlenme fırsatı vermemek gerek.
41 entry daha
hesabın var mı? giriş yap