21 entry daha
  • günümüzde dahi amerikalıların hala etkisinde olduğu iç savaş. onları bu kadar etkileyen sebepler ise insanların kahramanlıklara olan tutkusu, kurtuluş hikayelerine olan merak, kaybedilmiş bir dava ve modern amerikanın kökenlerini anlamaktır.

    kuzey ve güneyin farkları kadar benzerlikleri de mevcuttu aslında. iki tarafta milliyetçiydi, amerikan bağımsızlık savaşına destek vermişlerdi. ikiside bölgelerine bağlı, protestan ve uzlaşma geleneğine sahipti. yine her iki taraf da batıya doğru genişlemeyi savunuyordu ve her iki tarafta kapitalistti.

    güneyin savaş öncesi ekonomisi kölelerin iş gücü üzerine dayalıydı. bunun üstüne eli whitney, cotton gin icadıyla ortaya çıkınca doğal olarak pamuk ekimi arttı, köle sayısı arttı, üretimi arttı, ekonomi büyüdü ve kapitalism de coştu haliyle onların açısından. köleliği savunuyorlardı çünkü tek kelimeyle karlıydı. 1850'de güneydeki kölelerin toplam değeri ki o zaman malesef insan değil mal olarak algılandıklarından yaklaşık 3,5 milyar dolar civarındaydı. yeni kıta üzerinde bundan daha değerli bir tek şey vardı, o da batıdaki arazilerle birlikte kıtanın kendisiydi!

    kuzeyin savaş öncesi ekonomisi ise serbest iş gücü serbest piyasa gibi kavramlarla yani tüketim ve ticaret ile izah edilebilirdi. onlarda kendi içinde devrim yaşadı tabiki. teknolojinin ilerlemesi, makineler, fabrikalar, toplu üretim, toplu taşıma, şehirlerin büyümesi... değişim ve gelişim kavramları sınırsız görünüyordu. erin kanalının açılması, vapurları, demir yolları yapılması vs vs...

    iki bölgenin de gelişen ekonomileri doğu kıyısında sıkışıp kalamazdı, bu yüzden manifest destiny adı altında batıya doğru genişleme kaçınılmazdı. bu genişleme süreci ve kölelik ilerde birbiriyle çakışacak ve amerika'nın geleceğini şekillendirecekti. bu doğrultuda kuzey köleliğin bölgesel, serbest iş gücünün ulusal olması gerektiğini savunurken güney bu fikre son derece karşıydı. onlarda bunun tam tersini iddaa etmekteydi çünkü hızla artan köle sayısı yüzünden kendi ideolojileri güneyde sıkışıp kalamazdı! geçmişte bunun çözümü missouri compromise ve compromise of 1850 ile bir şekilde uzlaşmaya varılmıştı. daha doğrusunu söylemek gerekirse sorun çözülmemiş sadece bir süre daha örtbas edilmişti.

    mamafih bu uzlaşı dönemi kansas nebraska act ve yargının dred scott davasında verdiği kararlarla yerle bir oldu. iş artık öyle bir noktaya gelmiştiki kaçak kölelerin iadesine dair anlaşma bile artık önemini yitirmişti. kansas nebraska act ile kölelik kuzey eyaletlerinde tohumlarını atmaya başlarken, dred scott kararları uzlaşmayı, ılımlı politikayı yıktı. bu siyahları vatandaşlık haklarından mahrum etmiş ve açıkça ne saygı ne de gelecek beyaz adamın anayasası tarafından verilmiştir. ilginçtir ki tüm bu dönem boyunca kuzey anayasayı birliğin koruyucusu olarak görürken, güney ise kimin kontrolünde olduğuna bağlı olarak yok edici bir güç olarak algılamıştır.

    bütün bu gelişmeler yüzünden 1860 başkanlık seçimleri çok daha önemli hale geldi. kuzeyli cumhuriyetçilerin desteklediği abraham lincoln göreve geldi. kendiside durumun farkındaydı ve house divided konuşmasında bu durumun böyle gitmeyeceğini belirtmişti zaten. aynı fikirdeki güneydeki 7 eyalet ise birlikten ayrılmıştı çoktan. kölelik sisteminin korunması, john brown gibi radikallerden oluşan korku ve oluşan güney milliyetçiliği ayrılmanın başlıca sebepleriydi. fazla vakit kaybetmeden bütün devlet dairelerini ve binalarını işgal ettiler ya da ele geçirdiler. artık savaş çıkarmak için fazlasıyla sebep meydana gelmiş gibi geliyor bana ??

    girilecek savaşta kuzeyin lehine olan üretim, bankalar, para, endüstiriyel kapasite ve ulaşım imkanları vardır. güneyde ise coğrafi konumu ve savunma avantajını elinde bulunmaktadır. güneyin için fethetme gibi bi sorun yoktu, sadece direniş göstererek kuzeyi ekonomik olarak tehlikeye sokmak yeterli olabilirdi. yinede bu avantajlar içinde en önemlisi kuzeyin savaşı organize edebilmesi için işleyen bir hükümeti vardı, oysa güneyde bariz bir politik boşluk mevcuttu. donanması olmayan bir güney, kuzeyliler tarafından denizyolu bağları kesilince ve savaş da uzadıkça haliyle destek sorunu yaşar hale geldi.

    her iki tarafın avantajlarına rağmen, savaşın dönüm noktası tabikide the emancipation proclamation olmuştur. 4.2 milyon afro-amerikanı ilgilendiren bu durum hem savaşı hem de toplumu değiştirmiştir. güneydeki köleleride bu şekilde kendi tarafına çekecek kuzey bir bakıma öldürücü darbeyi indirmiş olacaktır, zira insan gücü 22/9 milyon şeklinde kuzeye aitti. öte yandan bu özgürlük vaadi bir nevi havuç sopa yöntemi olarak görülebilir. havuç yani ödül isyankar eyaletlere gelin ve birlik olalım çağrısıyken, sopa yani ceza kölelerin özgürleştirilmesi olacaktır.

    savaş süresince güney de kazanmaya yaklaşmış olsa da, nihayetinde öngörülen olmuş ve kuzeyin zaferi ile sona ermiştir. bundan sonra hükümetin merkezi gücü artmış, politik güç güneyden kuzeye taşınmıştır ve malesef arada kaynayan, yitip giden işçi sınıfının hak arayışlarına olmuştur! bundan sonra esas olay bu iki ideolojideki toplumun nasıl bir araya geleceği sorunsalıdır ki ayrı bir başlıkta ilerde incelemeye devam edeceğiz. (bkz: reconstruction era)
141 entry daha
hesabın var mı? giriş yap